‘Küresel Güney’ ‘Küresel Kuzey’ asimetrisi tırmanacak
G20 ülkelerinin 'Küresel Güney'i temsil eden üyeleri çoktan 'Küresel Kuzey'i temsil eden üyeleri küresel GSYH ve küresel ticaretteki payları itibariyle geçmiş durumdalar. Üstelik, bu 'asimetri' önümüzdeki 10 ile 25 yıl arası dönemde, 'Küresel Güney' lehine en az yüzde 25 artacak. Dünya ekonomisinde artan etki alanı, hiç şüphesiz küresel siyasi güç alanı değişimini de beraberinde getirecek. Bu nedenle, Atlantik İttifakı, kendini temsil eden siyasi ve askeri teşkilatlar aracılığıyla, üye sayısını, etki alanını genişleterek, bu kaçınılmaz sonucu erteleyebildiği kadar erteleyebileceği yeni bölgesel işbirliği imkanları oluşturmaya çalışıyor. 'Indo- Pasifik' kavramı etrafında yürütülen arayışlar ve projelerin çıkışı da bu ihtiyaca dayanmakta. 'Küresel Güney' ise uluslararası alanda çevre, iklim, sıfır atık, netsıfır karbon kavramları üzerinden oluşturulan standartları takip ederek, bunların oluşturulmasında daha fazla sözünün dinlenmesini talep ediyor.
Bu noktadan hareketle, enerji, iklim, dijital dönüşüm ve teknoloji dönüşümüne dayalı rekabette, 'Küresel Güney' ile 'Küresel Kuzey' arasında gözlemlenecek inovasyon, araştırma ve geliştirme mücadelesi, aynı zamanda iki alanın yürütüceği projelerin finansmanına yönelik mekanizmalar boyutunda da yeni rekabet alanlarını beraberinde getirecek. Bu nedenle, bugün var olan, bilinen uluslararası ve bölgesel ölçekteki kalkınma ve yatırım bankalarının yanına yeni finans kurumlarının katılacağını; yakın gelecekte, İstanbul Bölgesel Finans Merkezi gibi, yeni bölgesel uluslararası finans merkezlerinin bu yarışta önemli roller üstleneceklerine birlikte şahit olacağız. Burada, önemli bir başlığın da dijitalleşme ve teknoloji 'asimetrisi'nde yaşanacağını göz ardı etmemek lazım. 5G teknolojileri, yapay zeka, blokzincir, dijital para, akıllı cihaz teknolojileri, 'her şeyin interneti' (IoT) teknolojilerinde gözlenecek kıyasıya rekabet de, iki grup arasındaki siyasi güç ve nüfuz alanı rekabetinin koşullarını etkileyecek.
Küresel nüfus projeksiyonlarındaki 'asimetri', gıda güvenliği, arz güvenliği, istihdam güvenliği, konut ve barınma güvenliği gibi alanlarda iki grup arasındaki talep ve beklentileri de derinden etkileyecek. 2023 itibariyle 'Küresel Güney' ile 'Küresel Kuzey' arasındaki nüfus farkı 4.7 milyar iken, 2050'de bu fark 7 milyara yükselmiş olacak. Bu nedenle, 'Küresel Güney'in enerji, gıda ve teknoloji güvenliği başlıklarında kendi içinde geliştireceği ve derinleştireceği 'işbirliği ağı' da hiç şüphesiz küresel ticaret ve tedarik zinciri açısından iki grup arasında bir 'asimetri' oluşturacak. Bu noktada, işaret ettiğimiz işbirliği alanları, kuvvetle muhtemel, yakın gelecekte 'Küresel Güney'i temsil eden ülkeler arasında küresel ve bölgesel işbirliği ağının güçlendirilmesini sağlayacak yeni uluslararası teşkilatları da gündeme getirebilir; mevcut teşkilatların palazlanmasını hızlandırabilir. Küresel gündem izin verdiği ölçüde, bu alandaki gelişmeleri hatırlatmayı sürdüreceğiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Finansal Soğuk Savaş’ ve doların geleceği (20.09.2024)
- E7/G7 ve modernleşmenin geleceği (18.09.2024)
- ‘Güç’ ve ‘kibir’in küresel etkileri (16.09.2024)
- AB’nin dönüşümüne üç kritik engel (13.09.2024)
- Avrupa’nın ‘ölüm kalım’ savaşı (11.09.2024)
- Küresel sistemde ‘samimiyet testi’ dönemi (09.09.2024)
- Avrupa için ‘yakın’ tehdit: Nüfus (06.09.2024)
- Küresel borç sarmalı 315 trilyon dolar (04.09.2024)
- BRICS+ ve ticari entegrasyon (02.09.2024)
- ‘Belirsizlik Çağı’nda küresel rekabetin geleceği (26.08.2024)