KEREM ALKİN

Küresel bankacılık krizinden ‘ilk’ dersler

Uluslararası Para Fonu (IMF) Finans ve Kalkınma uzmanı Marjorie Henriquez'in uygulamalı zaman serileri, iş döngüsü ve para politikası üzerine araştırmalarını sürdüren Londra Üniversitesi İşletme Fakültesi öğretim üyesi, İtalyan Lucrezia Reichlin ile gerçekleştirdiği söyleşi önemli tespitler içeriyor. Lucrezia Reichlin'in söyleşideki çarpıcı tespitlerinden birisi, ABD ve İsviçre'de kamu otoritesinin bankacılık krizleriyle uğraşırken vergi mükelleflerinin parasını korumanın nihai hedef olmaya devam ettiğini yönündeki önemli tespiti.
Lucrezia Reichlin, öncelikle ABD ve İsviçre'deki krizleri farklı değerlendirmek gerektiğinin altını çiziyor. ABD'de üç orta büyüklükte ve bilinen bankayı iflasa sürükleyen süreç, bankaların bilançolarındaki varlıkların, FED faiz oranlarını arttırdıkça, piyasaya göre değeri düşen güvenli devlet tahvilleri ile, belirli bir sektörde yoğunlaşan mevduatların söz konusu bankaların bilançosunu krize sürüklediği gerçeği. İsviçre örneğinde ise, bilanço sorunları daha geniş bir alanı, çok sayıda bilanço kalemini içeren ve uzun süredir devam eden, kendine özgü sorunları olan çok büyük bir bankanın krizinden söz ediyoruz.
Bununla birlikte, ABD ve İsviçre'deki bankacılık krizlerinin ortak yönüne baktığımızda, her iki krizde de düzenleyici otoritelerin eksiklikleri, başarısız stres testi zafiyetleri ve bankaların yönetimlerinde de zayıf risk yönetimi anlayışı hakim. Ve, ABD ile İsviçre'deki her iki bankacılık krizi de, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanılan en senkronize ve merkez bankalarının en hızlı sıkılaştırılmış para politikası tercihine bağlı olarak faiz oranlarındaki artışla tetiklendiği gerçeği. Bu koşullar altında, bankacılık sisteminin kamu otoritesince yeterince sıkı veya iyi yönetilmemesi durumunda, üstüne bankacılık sektörüne yönelik düzenlemeler de yetersiz, kötü veya zafiyetlerle dolu olduğuna, bir de üstüne zaten kırılgan olan bankalar sıkı kredi koşullarına daha fazla maruz kaldığında, finansal kırılganlık çok mu şaşırtıcı olmalı?
Lucrezia Reichlin, özellikle FED, ECB veya İsviçre, merkez bankaları para politikasını sıkılaştırmaya devam ederse, yeni bankacılık krizlerinin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu hatırlatıyor. Reichlin, son krizlerin bankaların iş modelinin temel istikrarsızlığının acı verici bir yansıması olduğunu da hatırlatıyor. Bu nedenle, ilgili ülkelerdeki bankacılık sektörü düzenlemeleri ve krizi yönetimi, bir banka başarısız olduğunda, tüm sisteme bulaşıcılığın önlenmesinde yeterli mi, bunun da sorgulanması gerektiğinin altını çiziyor. Bununla birlikte, Lucrezia Reichlin, 2008 Krizi'nden gerekli dersi çıkararak, merkez bankalarının, likidite sağlayıcılar olarak, son krizlere daha proaktif bir şekilde müdahale ettiklerini ve bunu geçmişte olduğundan daha doğru bir zamanla yapmayı da öğrendiklerini ifade ediyor.
Reichlin, merkez bankalarının bugün sahip oldukları pek çok para politikası aracı dikkate alındığında, kısa vadeli faiz oranı, bir sıkılaştırma döngüsünde temel enstrümanı olsa da, fiyat istikrarını tehlikeye atmadan finansal istikrar sorunlarının üstesinden gelmek için bir likidite enjeksiyonu da uygulanabileceğinin altını çiziyor. Evet, kredi piyasasını sıkma, parasal sıkılaştırma sürecinin bir parçası olabilir. Ancak, Prof. Dr. Reichlin, bu konuyla ilgili olarak, eski FED Başkan Yardımcısı Alan Blinder'ın eski FED Başkanı Paul Volcker'a para politikasının enflasyonu ezmek için nasıl çalıştığını sorduğunda, Volcker'in 'iflaslara neden olarak' yanıtını da hatırlatmadan geçmiyor. Bu nedenle, gerek kamu otoritesi, gerekse de her ülkenin Mevduat Sigorta Kurumu bu sorunlarla bir yandan başa çıkmaya çalışırken, diğer yandan bu tür bankacılık krizlerinin vergi mükellefleri için maliyetsiz yönetilip yönetilemeyeceği önemli bir başlık olmaya devam edecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.