Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın (WB) her yıl iki kez gerçekleştirdikleri geleneksel 'ilkbahar' ve 'sonbahar' toplantılarının geçen haftaki 'ilkbahar 2023' versiyonunda, üç temel başlık öne çıktı. Birinci başlık, 'çekirdek enflasyondaki yapışkanlık' sorununa bağlı olarak, küresel enflasyonlamücadelenin en az 2 sene daha küresel ekonominin gündeminde yer alacağı gerçeği. Bu başlık birkaç nedene dayanmakta. İlki, 'Kovid-19' küresel virüs salgını dönemindeki karantina ve kısıtlama kararları nedeniyle hayli para kaybetmiş olan sektörlerin, bilhassa turizm, ağırlama, ulaştırma ve lojistik gibi hizmet sektörlerinin 2-3 yılın acısını çıkaracak bir fiyatlandırma eğilimi içerisinde olmaları. Küresel enflasyon sorununu besleyen ikinci sorun ise, kısmen ilk sorunla da bağlantılı.
Ancak, ağırlıklı olarak 'enflasyonistortam'ın toplumlar üzerinde sebep olduğualgı kırılmasından yararlanarak karınakar katma güdüsüne kapılmış olanözel sektör şirketlerinin 'hırs enflasyonu'(greedflation) motivasyonu nedeniyleilk sorunun etkisini de sollamış durumda.Küresel enflasyonu besleyen 3. temelsorun ise, 'Kovid-19' küresel virüs salgınınınortaya çıkardığı kimi gerçeklerle yüzleşmişolan küresel ticaret aktörlerinin,Rusya-Ukrayna Savaşı şokunu da yediktensonra yoğunlaştıkları 'küresel tedarikzincirinde yeniden yapılanma' arayışları.Çünkü, Asya ve bilhassa Çin'e bağımlılığınsebep olduğu küresel tedarik zincirindekiaksaklıklar, Rusya-UkraynaSavaşı'nın sebep olduğu küresel enerji vegıda fiyatları sıçramasıyla birlikte, Atlantikcephesindeki ülkeler için ciddi boyutlardabir girdi enflasyonuna, üretici fiyatlarıenflasyonu sıçramasına sebep oldu.
IMF-Dünya Bankası toplantılarının ikinci gündem maddesi, ABD'de 3 bankanın, Avrupa'da ise 1 bankanın iflasına sebep olan süreçti. 2008 krizinden alınan derslerle, bu defa kamu otoritelerinin hem ABD, hem de AB cephesinde sürece hızla müdahale etmeleri sayesinde, bankacılık krizi küresel bir türbülansa dönmeden söndürüldü. Bununla birlikte, toplantıların öncelikli gündem maddesi olan küresel enflasyon sorunu ile etkin mücadele adına, hala en çok ısrar edilen çözüm 'merkez bankalarının parapolitikasını sıkılaştırmayı sürdürmesi' başlığı olduğundan, faiz hadlerinin yüksek seyretmesinin banka bilançolarında sebep olduğu ve olacağı dengesizlik, tahribat da risk oluşturmayı sürdürecek. Ancak, bu çelişkinin içerisinden çıkılamıyor. Üstelik de, aynı toplantıda bu tablonun dünyadaki milyonlarca işletmenin bankacılık sisteminden işletme sermayesine ulaşma imkanlarını daralttığı da konuşulmuş olmasına rağmen.
Bu da bizi son 2 başlığa götürüyor. Birinci başlık, küresel enflasyonla mücadelenin önde gelen ekonomilerin büyüme performansına olumsuz etkisi. IMFDünya Bankası toplantılarında sadece küresel enflasyonun değil, düşük büyümesorununun da 2-3 yıl daha devam edeceği sorunu da konuşuldu. Son başlık ise, küresel tedarik zincirinin yeniden yapılandırılması. Nearshoring veReshoring. Yani, yakın coğrafyadan ve ülke içerisinden tedariğe geri dönüş. Bu da, bilhassa Avrupa, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya, Orta Doğu, Körfez, Kuzey Afrika başta olmak üzere, Türkiye'nin küresel tedarik zincirindeki vazgeçilmez rolünün cazibesini ve etkisini arttırıyor. İşte de tam da bu noktada, Türkiye'nin ihracatını bir sonraki hedef, çıta olan 300 milyar dolara çıkaracak hamlenin dayanacağı strateji geliyor. 'Temiz ve yeşil ihracat' hamlesi.
Birleşmiş Milletler (BM), OECD, Dünya Ticaret Örgütü (WTO), tüm uluslararası teşkilatlar küresel ticaret adına 'temiz ve yeşil'e odaklanmış durumda. Türk ihracatçısının enerji dönüşümü, sıfır atık ve çevreye duyarlılıkta 'temiz veyeşil ihracat'a odaklanması birkaç sene içerisinde ihracatımızı 300 milyar dolara taşır. Bunu atlamayalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.