‘Küresel Güney’ kavramına alışalım
Esasen, 'Küresel Güney', 1961'de Yugoslavya'nın liderlik etmesi ile, 100'ün üzerinde ülkenin bir araya gelerek oluşturdukları 'Bağlantısızlar Hareketi'nin adeta 21. Yüzyıl'ın temel gerçeklerine adapte edilmiş bir üst yaklaşımı, bir üst anlayışı olarak da özetlenebilir. 1. yılını tamamlayacak olan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın tetiklediği 2. bir 'Soğuk Savaş Dönemi' riski, Yengeç Dönencesi'nin üzerinde kalan 'Atlantik İttifakı Ülkeleri' ile bir zamanların 'Demir Perde Ülkeleri' lideri Rusya Federasyonu (SSCB) arasında uzun soluklu bir anlaşmazlık döneminin başlamasından duyulan endişeyi de tanımlamakta. Bununla birlikte, Yengeç Dönencesi üzerinde kalan ve 'Küresel Kuzey' olarak adlandırabileceğimiz söz konusu ülkelerin gündeminden farklı gündemi, beklentileri, yeryüzü için umut ve hedefleri olan ciddi bir ülkeler grubu da söz konusu.
Bilhassa, 21. Yüzyıl'ın yükselen kıtası olan 'Afrika' Ülkeleri ve Asya'nın çok önemli bir bölümü, Avustralya ve Yeni Zelanda, yer yüzü için 'dengesiz' ve 'eşitsiz' bazda süregelen küresel politik ve finansal sistemin 'Küresel Güney'in beklentilerini de karşılayacak şekilde yeniden tanımlanmasını, yeniden şekillendirilmesini talep etmekteler. Bilhassa da 'Küresel Güney'in gelişmekte olan ekonomileri. Dünyanın kendi önceliklerine değer vermesini ve küresel ekonomi-politik sistemin ajandasında kendi gündemlerinin daha fazla dillendirilmesini talep etmekteler. Türkiye, 'Küresel Güney'in söz konusu beklentilerini en iyi anlayabilecek bir 'Küresel Kuzey' Ülkesi. Türkiye, nasıl ki Batı ile Doğu arasında en etkin köprü vazifesi gören ülke, nasıl ki Avrasya'nın oyun kurucu ülkesi; aynı zamanda, 'Küresel Güney'in beklentilerini de dünya gündemine taşıyabilecek güçlü bir aktör.
'Küresel Güney kavramının temsil ettiği gelişmekte olan ülkeler, önceki yazılarımda 'küreselleşme 2.0' olarak tanımladığım bugünkü küreselleşme anlayışının sebep olduğu 'iklim krizi' ve 'borç krizi'nin bir an önce sonlandırılmasını istiyorlar. Bu nedenle, başta IMF ve Dünya Bankası olmak üzere, Basel merkezli BIS, bir diğer kanatta OECD, 2. ve 3. Sanayi Devrimleri'nin dayalı olduğu 'fosil yakıt bazlı' kalkınmanın bir sonucu olan 'iklim krizi'ni ve 'Bretton Woods' Modeli'nin sebep olduğu 'küresel borç krizi'ni 'Küresel Güney'in beklentilerini karşılayacak düzeyde yeni yaklaşım, politika ve çözümlerle ortadan kaldırmak adına bugüne kadar hiç olmadığı kadar aktif rol üstlenmek durumundalar. Bu nedenle, 'Küresel Güney' daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı çözümler ve adımlar noktasında söylediklerinin dinlenmesini, duyulmasını, G"0'nin gündemine daha fazla taşınmasını istiyor. Önümüzdeki dönemde, bu konuda en yoğun işbirliği yapabilecekleri, en anlamlı düzeyde destek alabilecekleri ülke ise Türkiye olmayı sürdürecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)