2023 için gözler ‘Çin’de
Bu nedenle, gerek uluslararası ekonomik teşkilatlar, gerekse de küresel düşünce kuruluşları açısından 2023'ün öncelikli gündem maddelerinden birisi, Çin'in 2023'de küresel pandemiye yönelik tedbir kararlarının nasıl şekilleneceği. Çin, 2022'in son günlerinde olduğu gibi, küresel pandeminin 'normalizasyon' sürecini kararlı bir şekilde uygulamaya ve makul ölçüde kısıtlama ve karantina tedbirlerini yumuşatmayı sürdürecek mi; yoksa, kimi olumsuz değerlendirmeler ışığında, vaka sayısına yönelik kötümser senaryoları dikkate alarak, kısıtlama ve karantina tedbirlerini yeniden mi sıkılaştıracak? Çünkü, ilk senaryo, Çin'in ekonomik büyümesinin hızlanması ve dünya ekonomisi ile küresel ticarete katkısının yoğunlaşması anlamına geliyor. İkinci senaryo ise, Çin ekonomisinin büyümesinin yavaş seyretmesi ve küresel tedarik zincirine katkısı anlamında, üretimin ve limanlarından mal sevkiyatının yavaş seyretmesi anlamına geliyor.
Otomotiv endüstrisinden akıllı cihazlara, enerji dönüşümünden kimya endüstrisine, pek çok kritik önemdeki sektör küresel tedarik zincirinde Çin ve Uzak Doğu kaynaklı sıkıntılar ile boğuşmayı sürdürmekteler. Uluslararası ekonomik teşkilatlar, son dönemdeki raporlarında, Çin için büyüme beklentilerini 2022 için yüzde 2.5 ile 3 aralığında, 2023 için ise yüzde 4 ile 4.4 aralığında belirlemiş durumdalar. Bu da, dünya ekonomisi ve küresel tedarik zinciri sistemi açısından, bugün için, sıkıntının devam edebileceği mesajı anlamına geliyor. Oysa, yaz ortasındaki raporlarda, Çin Ekonomisi için 2023'e dair yüzde 8 civarında tahminler öne çıkmaktaydı. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, alınan uzun süreli 'kısıtlama', 'karantina' ve 'kapanma' kararları ve tedbirler nedeniyle, küresel pandemiden en olumsuz etkilenen kesim KOBİ'ler ve küçük dükkan sahipleri oldu.
Bu durum, Çin'in önde gelen şehirlerinde dükkanların kapalı olması ile kendini hissettiriyor. Bu durum, gerek konut endüstrisi, gerek ofis ve dükkanlar boyutunda, Çin'de gayrimenkul sektörünü de olumsuz yönde etkiledi. Çin Hükümeti doğal olarak, Çin ekonomisinin dörtte birini oluşturan sektörün ayakta kalması adına hiçbir desteği esirgemiyor. Çünkü, kimi uluslararası ekonomik teşkilatlar, Çin'in gayrimenkul sektöründe devam eden sıkıntıların daha geniş makroekonomik ve finansal etkileri olabileceğini de belirtmekteler. Nitekim, 2022, 2020'de 'Kovid-19' şokundan kaynaklanan tablo hariç tutulur ise, Çin Ekonomisi'nin son 40 yıldaki en düşük büyüme performansı. Nitekim, Çin Ulusal İstatistik Bürosu'nun verileri, 16-24 yaş arası genç Çinli nüfusta işsizlik oranının geçtiğimiz temmuzda yüzde 20'ye yaklaştığını gösteriyor. Bu oran, 2021 yılı kasım ayında yüzde 17'ydi,
Çin'in önde gelen şirketleri, doğal olarak, 2023'de Çin'in dünya ekonomisindeki rolüne geri dönmesi adına, küresel pandemiye yönelik 'normalizasyon' süreci sürdürülecek ise, bu nedenle çalışanlarının hastalığı hızlı atlatabilmesi adına, ilaç stoklarını da arttırmaktalar. Nüfusu hayli yüksek olan Çin için, ekonominin normalleşmesi, 'Kovid-19' sürecinin normalleşmesi adına, reel sektörün Hükümet'e ciddi manada destek olmasını da gerekli kılıyor. Bu noktada, şirketler gerek kendi çalışanları, gerekse de emekli kesimin aşılanması konusunda da destek olabilirler. Çin Ekonomisi 2023'de normalleşmeyi yoğunlaştırır ise, bunun küresel enerji, maden, tarım-gıda ve metal emtialarında da sebep olacağı bir fiyat artışı ve yeniden bir küresel enflasyon dalgası da göz ardı edilmemeli. Senaryolar küresel enflasyon konusunda da ipucu teşkil edecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)