Avrupa’nın enerji krizi daha da derinleşiyor
Öyle ki, bir tarafta sadece petrol değil, öncelikle doğalgaz, üçüncü sırada da kömür fiyatlarında tarihi fiyat artışları ile karşı karşıyayız. Birinci önemli sorun bu. Dolayısı ile, doğalgaz fiyatları, akaryakıt fiyatları, hatta kömür fiyatları o kadar artmış durumda ki, fosil yakıtlarla üretim yapan enerji santrallerinin ürettiği elektriğin maliyetlerinde ciddi bir katlanma söz konusu. Bu nedenle, hane halkı ve sanayi sadece yüksek doğalgaz fiyatlarının değil, aynı zamanda yüksek elektrik fiyatlarının da şokunu yaşıyor. Ayrıca, üretim prosesinde yüksek derecede sıcak fırın çalıştırması gereken demirçelik endüstrisi veya benzer prosesler kullanması gereken diğer metal üreticileri çok zordalar.
İnşaat malzemesi üreticileri ve bilhassa doğalgazdan elde edilen türev çıktılara ihtiyaç duyan gübre endüstrisinde pek çok Avrupalı fabrika havlu atmış durumda. Bu nedenle, şu ana kadar enerji maliyetlerini dengelemek adına 492 milyar euro destek vermiş olan Avrupa ülkelerinin mücadelesi gündemdeyken, Almanya'nın hane halkını ve sanayiyi desteklemek üzere ilan ettiği yeni 200 milyar euroluk destek paketi, diğer Avrupa başkentlerini de endişelendirmiş durumda. Yetmezmiş gibi, geçtiğimiz ilkbahar sonundan bu yana, son 500 yılın en kurak dönemini yaşayan Avrupa'da, nehirlerin debisinin aşırı düşmüş olması, bir yandan hidroelektrik santrallerin üretimini, bir yandan önemli nehirler üzerinden termik santrallere kömür taşınmasını ciddi manada olumsuz etkiledi. İşin kötüsü, Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi'nin (ECMWF) önümüzdeki kasım ve aralık ayları için erken göstergeleri de hayli moral bozucu.
ECMWF'in analizleri, Batı Avrupa'yı daha soğuk ve daha az rüzgar getirecek muhtemel bir yüksek basınç döneminin beklediğini gösteriyor. Yani, çok az yağış ve kuraklığın devam etmesine yönelik riskler yenilenebilir enerji üretimini azaltabilir. 'Savaş'ın sebep olduğu ana ve artçı etkilere bağlı olarak, AB, daha fazla yenilenebilir enerjiye yönelerek ve diğer ülkelerle gaz anlaşmaları yaparak, 2027 yılına kadar yeni bir enerji tedariki mekanizması için kolları sıvamış durumda. ECMWF Genel Direktörü Florence Rabier, Atlantik'teki son kasırgalar kısa vadede daha ılıman, daha yağışlı ve daha rüzgarlı havalara neden olsa da, yılın ilerleyen zamanlarında daha soğuk hava, Pasifik Okyanusu yüzeyinin soğumasından türetilen ve farklı bölgelerdeki rüzgar ve yağış düzenlerindeki değişiklikleri tetikleyen bir hava durumu modeli olan La Nina olarak bilinen atmosferik koşullara bağlı olarak, Avrupa'nın enerji krizinin daha da derinleşeceğini gösteriyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)
- Cumhuriyetimizin bağımsızlık düsturu ve küresel rekabet (30.10.2024)