Dünya tarihinin büyük dönüşümlerinde, ne acıdır ki, savaşların kritik ve yadsınamaz bir rolü söz konusu. Medeniyetlerin, devletlerin yükselişi, duraklaması ve gerilemesi, imparatorlukların güçlenmesi ve çöküşü hep savaşlarla yön bulmuştur. Antik çağdan günümüze, dünya tarihine şekil vermiş olan savaşlar beş nesil değişimi yaşadılar. İlk nesil savaşlar tümüyle bilek ve kol gücüne dayalı, her devlet veya kavmin sembollerini taşıyan üniforma ve bayrakların söz konusu olduğu, kılıç, mızrak, gürz gibi silahların kullanıldığı, falanks, hat ve sütun taktiklerinin kullanıldığı, antik dönem savaşları olarak tanımlayabileceğimiz bir dönemdir.
İkinci nesil savaşlar, antik dönemden başlayarak süre gelen savaş taktiklerinin gelişme gösterdiği, klasik savaş düzenine yeni anlayışların eklendiği, barutun artık devrede olduğu, yivli tüfek ve top gibi kuyruktan doldurmalı silahların etkili olduğu, esasen 'ateş ve barut gücü'ne dayalı bir dönemdir. Üçüncü nesil savaş ise, ikinci nesil savaşlar dönemini 'erken-modern savaş' dönemi olarak nitelendirir isek, 'modern savaşlar' dönemi olarak adlandırabileceğimiz, hava gücünün, uzun menzilli silahların devrede olduğu; iki ordu arasındaki savaşın artık 'hat' noktasında, 'cephe savaşı' olmaktan çıkıp, cephelerin gerisine, hatta savaşın esas merkezinden çok uzaklara, sivillerin yaşadığı bölgelere daha fazla sirayet eden bir dönemdir.
2. Dünya Savaşı, '3. Nesil Savaş' döneminin en tartışılmaz örneğidir. Doğrudan doğruya ordular arasındaki savaşın, bir tarafın moral gücünü ve taktiklerini çökertmek amacıyla, sivillere de dokunduğu, ülkenin sivil unsurlarının moralini çökerterek, bir ülkenin savaş gücünün etkisiz kılınmaya çalışıldığı; savaşın acımasızlığı ve vahşetinin artık cephelerin ötesine taşındığı, tümüyle sivillerin yaşadığı bölgelerin havadan acımasızca bombalanabildiği bir dönemdir. 4. Nesil Savaş dönemi ise, 1990'larda Körfez Savaşı ve eski Yugoslavya'nın parçalanmasında gözlendiğimiz yeni bir aşamadır. Cephedeki askerden çok daha fazla zaiyatın sivillere yansıdığı, 'gerilla' taktiklerinin daha da ağırlık kazandığı; hatta paramiliter grupların, terör örgütlerinin dahi taşeron olarak kullanıldığı, 'Vesayet Savaşları'nın öne çıktığı, ülkelerin sahada kiraladıkları, silahlandırdıkları taşeronlarla 'Vekaletler Savaşı' (Proxy War) yürüttükleri bir dönemdir.
Beşinci Nesil Savaş dönemi ise bu güne kadar ki en tehlikeli aşamadır. 21. Yüzyıl'ın küresel barış umutlarını, sürdürülebilir bir dünya için verilen mücadeleyi en ciddi boyutlarda tehdit eden bir aşamadır. Ülkelerin askeri çatışma içinde olmalarından çok, dijital operasyonlarla birbirlerini çökertmeye çalıştığı, hacker saldırılarının, manipülasyonların öne çıktığı, sosyal mühendislik ve internet üzerinden sosyal medya dezenformasyonlarının bir bombardıman gibi sahayı kapladığı bir dönemi konuşuyoruz.
5. Nesil Savaş dönemi, ülkeler arasında bir 'bilgi ve algı' savaşı dönemi. Ülkelerin birbirleri arasında ticari, finansal, ekonomik, dijital ve enerji ağırlıklı savaşlar yönettiği bir dönemden söz ediyoruz. Türkiye, bu derece karmaşık ve ürkütücü bir 'dengesizlik' ve 'belirsizlik' döneminin tam ortasında, Avrasya'ya ümit veren, dünyayı olumlu yönde dönüştürme sorumluluğunu taşıyan ve taşıdığını gösteren, caydırıcılık gücünü perçinleyen bir ülkedir. Bu nedenle, 2023 ve ötesini daha parlak bir gelecek adına en iyi şekilde tasarlamayı sürdüreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.