Küresel enerji talebini karşılamak adına, 2000 ile 2020 arası kömür kullanımı ortalam her yıl yüzde 0,6, petrol kullanımı yüzde 0,5 azalmış olsa da, aynı dönemde nükleer enerji kullanımı yüzde 0,8, hidro yüzde 1,5 ve yenilenebilir enerji kullanımı her yıl ortalama yüzde 14,1 artmış olsa da, dünyahala enerji ihtiyacını büyük bir ağırlıklakömür, petrol ve doğalgazla,fosil yakıtlarla karşılıyor. Üstelik, yine 2000, 2020 arası, hayli kullanışlı ve kömür ile petrole göre daha az karbon emisyonuna sebep olması itibariyle, doğalgaz kullanımı küresel ölçekte ortalama her yıl yüzde 2,4'de artmış iken. Bu nedenle, 2030- 2060 arası, dünya kara toprağı ve okyanus sıcaklığının 1.5 dereceden fazla artmasını, bir çevre veiklim felaketini önlemeye yönelik çabalar hayli yavaş ilerliyor.
2000 yılına kadar dünya ekonomisinde en önemli enerji tüketicisi kıta konumunda olan Avrupa, 21. Yüzyıl'ın başıyla birlikte birinciliğini önce Kuzey Avrupa'ya kaptırdı. 2010 yılında, neredeyse 15 yıllık bir dönemde, 3. sıradan 1. sıraya yükselen Asya- Pasifik, Kuzey Amerika'yı 2. sıraya, Avrupa'yı da 3. sıraya konumlandırdı. İşte, tam da bu noktada, AvrupaKıtası, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik'i sera gazı salınımını azaltmaya kolay kolay ikna edemeyeceğini anlayınca, önemli bir enerji tüketicisi olarak, kendi üzerine düşen sorumluluğa yönelik adımları hızlandırdı. Kömürü ve sonrasında petrol tüketimini yasaklayacak tedbirlere ve yenilenebilir enerji alanındaki yatırımları desteklemeye ağırlık verdi. Bilhassa, Başkan Trump döneminde, AB ile ABD arasındaki iklim değişikliği alanına yönelik görüş ayrılıkları da artınca, Avrupaçıtayı bir kademe daha yükseltti.
Kendisine ihracat yapan ülkeleri sera gazı emisyonu azaltmaya ikna etmek, bir ölçüde zorlamak adına, 2019'dan itibaren 'Yeşil Mutabakat' (Green Deal) sürecini hızlandırdı. Bu noktada, başta Almanya, ülkeler kömür, hatta nükleer enerji kullanımını yasaklayacak adımlara ve düzenlemelere yöneldiler. Ancak, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın tetiklediği 'enerji arz güvenliği krizi' Avrupa'yı doğalgazda Rusya'ya bağımlı halde yakalayınca ve Avrupa'nın uyguladığı ambargolara Rusya'nın doğalgaz sevkiyatını ciddi miktarda azaltarak cevap vereceği de büyük ölçüde anlaşılınca, Avrupa Rus doğalgaz açığının sebep olabileceği olası enerji ve elektrik üretimi açığını telafi etmek adına, Yeşil Mutabakat ile birlikte ağırlık verdiği 'kömürle vedalaşma' periyodunugeciktirecek gibi gözüküyor.
Dr. Altay Atlı'nın Anadolu Ajansı için derlediği analiz, Rusya doğalgaz sevkiyatını azaltırken, Avrupa Birliği Komisyonu'nun da tüm AB ülkesiülkelere doğalgaz tüketimini yüzde15 azaltma çağrısını bize hatırlatıyor. İtalya, Yunanistan, İspanya ve Portekiz, AB Komisyonu'nun bu teklifinden memnun kalmadıklarını belirtseler de, söz konusu kararı 'dayatmacı' bulsalar da, Komisyon tüm üye ülkeleri sonunda ikna etmeyi başardı. 'Avrupa Doğal Gaz Talep Azaltma Planı'nı, Avrupa Birliği'ne (AB) üye ülkelerin önümüzdeki sekiz ay boyunca doğalgaz tüketimlerini gönüllü olarak yüzde 15 azaltmalarını öngörüyor. Rusya'dan enerji tedariki konusunda durum daha da kötüleşirse, tüketimde öngörülen kısıtlamalar zorunlu ve bağlayıcı hale de gelebilir. AB ülkelerininkömür tüketiminin ise bu yıl yüzde7 artış göstermesi öngörülüyor. AB'de kömür tüketimindeki artış, savaşın ardından arz sıkıntısı yaşanan gazın yerine kömürün giderek daha fazla kullanılmasından ve elektrik üretiminde talep artışından kaynaklanıyor. Kış aylarında olası bir enerji krizine hazırlık yapan Avrupa ülkeleri kömüre daha fazla yönelmek durumunda.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.