Küresel borç krizi derinleşiyor
Raporlar, bilhassa FED ve ECB gibi önde gelen merkez bankalarının para politikası sıkılaştırma adımlara nedeniyle, önde gelen ekonomilerde artan faiz oranlarının, gelişmekte olan ekonomilerden net sermaye çıkışına sebep olduğunu; bunun da borçlu gelişmekte olan ekonomiler için fazladan risk oluşturduğu belirtmekte. Nitekim, Dünya Bankası'nın son raporunda, sadece 2022 yılının ilk dört ayında borç seviyesi en kritik durumdaki ülkelerden 20.7 milyar dolar net sermaye çıkışının gerçekleştiğine işaret ediyor. Bu durum, söz konusu ülkelerin borçlarını yönetme sorununu büyütebilir. Ayrıca, ikinci bir risk olarak, FED'in ve ECB'nin, önde gelen merkez bankalarının faiz arttırım adımları, borçlanma maliyetlerinin de artmasına sebep oluyor. Üçüncü bir risk ise, söz konusu faiz artışları ve gelişmekte olan ekonomilerden gelişmiş ekonomilere doğru sermaye hareketleri nedeniyle, yine gelişmekte olan ülkelerin para birimleri dolar ve euro karşısında değer yitiriyor, devalüasyona tetikleniyor.
Bu durum, ülkelerin kendi iç kaynaklarıyla oluşturduğu özel sektör ve kamu gelirleri ile vadesi gelen dış borçları ödemek için daha fazla kaynak ayırmalarına sebep oluyor. Ayrıca, yüksek borç sorunu olan ülkelerin çoğu aynı zamanda ciddi ithalatı da olan ülkeler olduğundan, bu ülkelerin cari açığı ve borçlanma ihtiyacı da katlanıyor. Bu da, zaten var olan borç yükünü daha da büyütüyor. Söz konusu borç krizi olasılığı ile karşı karşıya olan kimi Afrika, Latin Amerika ve Asya ekonomilerinde, son dönemde, küresel pandemi ve Rusya- Ukrayna Savaşı'nın daha da derinleştirdiği yoksulluk ve gıda krizi tartışmaları, toplumsal huzursuzluğu da arttırmakta. Nitekim, bu tür ülkelerde son dönemde, ne yazık ki çok daha sokak olayları gözlemlemekteyiz. Ve, ne yazık ki, dünyanın önde gelen ekonomi ve finans kurumları ciddi boyutlardaki küresel borç krizi için hala kalıcı çözüm üretebilmiş değiller. Bu arada, ABD ve Çin'in küresel borç yükünün önemli bir kısmını temsil ettiklerini de unutmayalım.
İktisatçılar ve finans uzmanları, eğer bir kez daha borç krizi patlak verirse, 1980'lerdeki ve 1990'lardaki örneklerinden çok daha zor bir süreci dünya ekonomisinin beklediğini hatırlatıyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)