Enerjide Avrupa’nın zorlu sınavı
Gerek hane halkı, gerek sanayi kuruluşları, gerek ticarethaneler, tüm enerji tüketicilerinin ağır fiyatlarla karşı karşıya kalmaması adına, 'yeşil devrim'i düne kadar hararetle savunan ülkeler, en aciliyetle 'kömür' ve 'petrol'le çalışan termik santraller dahil, tüm enerji üretim imkanlarını ve üretim tesislerini devreye almış durumdalar. Bu noktada, 6 Temmuz Çarşamba günü de, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından, üye ülkelerdeki enerji yatırımlarının sınıflandırılmasına ilişkin yeni kuralları içeren, AB'nin mali etiketleme 'taksonomi'sine yeni nesil 'doğalgaz' ve 'nükleer' yatırımlarının dahil edilmesini sağlayacak yasa tasarısı AB Parlamentosu'ndan geçti. Yasa tasarısına karşı çevreci STK'lar ve siyasetçilerin tüm çabalarına rağmen, veto için gerekli 353 oyu bulunamadı; 'hayır' diyenler 278'de kaldı.
'Enerji arz güvenliği', şu an için 'yeşil dönüşüm'e ağır basmış gözüküyor. Bununla birlikte, AB Komisyonu, yasa tasarısı hazırlanırken, '2050 netsıfır karbon' hedefinin gözetildiğini; kömür ve petrolle tümüyle vedalaşmak için, 'doğalgaz'ın bir süre daha, 'nükleer'in ise daha uzun soluklu olarak enerji tedariki denkleminde tutulması gerektiğini izah etmeye gayret sarf ediyor. Ülke hükümetlerinin AB Parlamentosu kararına 11 Temmuz'a kadar itiraz hakkı olsa da, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ana ve artçı şokları ortadayken, ülkelerden itiraz gelmeyeceği düşünülüyor. Bu arada, Almanya ve Fransa, Avrupa Kıtası'nda yaşanan tarihi doğalgaz maliyet artışı nedeniyle, üretim maliyetleri ile tüketiciye sunulan fiyat arasında mali kırılma yaşayan firmalar için bir dizi tedbiri devreye alıyor.
Buna göre, Almanya'da, geçtiğimiz salı günü Federal Hükümet'in gerçekleştirdiği yasal değişiklikle, enerji şirketleri, müşterileriyle arasında var olan sözleşmelere rağmen, tedarik zincirinde görülen maliyet artışını, alıcıları olan belediyelere, sanayiye ve vatandaşa gelecekte yansıtabilecek. Ancak, yansıtma, daha önce abone ile yapılmış sözleşmede saptanmış ücret ile tedarik edilen doğalgazın fiyatı arasındaki fark kadar olabilecek, bunu aşamayacak. Ayrıca tedarik zincirindeki maliyet artışının fiyata, dolayısıyla da müşteriye yansıtılabilmesi için ülkede acil durum ve alarm seviyesi ilan edilmiş olması şartı koşuluyor. Almanya ise haziran ayı başında, 'erken uyarı'dan, 'alarm' seviyesine geçti.
Fransa'da ise, Başbakan Elisabeth Borne, daha önce özelleştirilen ülkenin en büyük elektrik dağıtım şirketi EDF'nin "enerji güvenliği" adına yeniden kamulaştırılacağını duyurdu. Yeniden kamulaştırmanın EDF'nin en kısa zamanda kapasitesini artırmasına yol açması ümit ediliyor. Almanya'dan başlayarak, tüm Avrupa'da en kritik önlem ise, 'enerji tasarrufu' seferberliği. Bunun yanı sıra, binalarda yalıtım ve 'enerji verimliliği' projelerine ciddi mali destekler artıyor. Doğalgaz depoları ise, Norveç'teki grev gibi pek çok nedenle, sonbahar başına dolmazsa, önümüzdeki kış zorlu geçecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)