2021'i 'Kovid-19' küresel virüs salgınının varyantları, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ülkelerin aşı mücadelesi ve küresel pandeminin dünya ekonomisi ile, küresel ticarete olan birincil ve ikincil etkilerini konuşarak ve tartışarak geçirdik. Bununla birlikte, 4. ve 5. dalga vaka sayıları yine ciddi rakamlara ulaşsa da, yeni varyantlardan yoğun bakım oranları oldukça düşük seyrettiğinden ve ülkeler ekonomik hayatı kısıtlayıcı tedbir ihtiyacı hissetmediğinden veya almak istemediğinden, küresel pandemiye yönelik risk algısı da geriledi.
Dünyanın önde gelen sigorta ve reasürans kurumlarından birisi olan Axa'nın her yıl 50 bin önde gelen şirketin üst düzey yöneticilerine sorarak oluşturduğu 'küresel ölçekte öncelikli riskler' çalışmasının 2021 versiyonu, 2020'de bir anda 7 basamak yükselerek 1. sıraya oturan 'virüs salgını vebulaşıcı hastalık' riskinin 2 basamak gerileyerek 3. sıraya oturduğunu gösteriyor. 2020'ye kadar ilk iki basamağı oluşturan 'iklim değişikliği've 'siber güvenlik' riskleri ise, 2020'de 'virüs salgını ve bulaşıcı hastalık' riskinin bir anda ilk sıraya yerleşmesiyle ikinciliğe ve üçüncülüğe gerilemiş olsalar da, 2021'de yeniden 1. ve 2. basamaktaki yerlerine geri dönmüş durumdalar.
Bu nedenle, 2022'de 'küresel iklim değişikliği', sebep olduğu ve olacağı olası büyük çaplı doğal afetlerle, bu riskin önlenmesine yönelik uluslararası ölçekteki araştırma, çalışma ve projelerle, küresel iklim değişikliğini önlemeye yönelik projelerin nasıl finanseedileceğine dair tartışmalarla gündemdeki yerini koruyacak. Üstelik, 'iklim değişikliği'nin önemli bir gerekçesi olarak görülen 'sera gazı etkisi' ve 'karbonsalınımı' konularına bağlı olarak 'fosil yakıtlar'ı yasaklamaya yönelik; bilhassa, kömürü yasaklamaya yönelik arayış ve tartışmalar daha da alevlenecek. Bu nedenle, gerek G20, gerekse de OECD ülkeleri açısından, 'iklim değişikliği'nin de ötesinde, 'iklimgüvenliği', 'iklim diplomasisi' ve'iklim göçü' gibi kavramların gündemin ilk sıralarında olmayı sürdüreceklerini göreceğiz.
Diğer başlık ise 'siber güvenlik'. Bu başlık, ABD, AB, Rusya ve Çin arasında, ülkelerini birbirlerini 'siber saldırı' veya 'siber terör' teşebbüsleriyle karşılıklı suçlamalarına bağlı olarak gündemdeki önceliğini korumayı sürdürürken, küresel veya ulusal ölçekte, her yıl şirketlerin maruz kaldıkları 'sibergüvenlik' ihlalleri nedeniyle ödedikleri milyarlarca dolarlık maliyetler ve zararlar nedeniyle bir hayli konuşulacak. Bilgi çalmaktan, şirket veya şahısların bilgilerini ele geçirip, ancak 'fidye' ödeyerek serbest bırakılmasına, şirketin veya şahsın tüm bilgi ve teknoloji platformlarını çökertip, yok etmekten, firmanın veya şahsın finansal hesaplarının bir kısmının veya tümünün boşaltılmasına, 'siber güvenlik' saldırılarının yıllık maliyetinin küresel ölçekte 2025 yılında 10,5 trilyon dolara ulaşmasından endişe ediliyor.
Bu nedenle, dünyanın önde gelen şirketleri yıllık cirolarının neredeyse yüzde 3,5 ile 5 arasındaki bir oranını 'siber güvenlik' ve 'siber saldırı' maliyetlerinin karşılanmasına yönelik sigorta ve ödeme yükümlülükleri için ayırmaktalar. 2022, bir çok uluslararası düşünce kuruluşu tarafından 'siber saldırıların soğuk savaşdönemi'nın yaşanacağı bir yıl olarak şimdiden adlandırılmakta. Bu nedenle, ülkeler ve şirketler arasında yapayzeka ile sahte görüntü ve sesler kullanılarak dezenformasyon saldırıları ve bilgi casusluğunun adeta patlama yapmasından endişeleniyor. 2022 dikkatle takip edeceğimiz bir yıl olacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.