Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)'nün geçtiğimiz hafta yayınlanan 'Küresel Ticaret 2021' Raporu, dünya mal ve hizmet ticaretinin, 'Kovid-19 küresel virüs salgını'na (küresel pandemi) bağlı olarak, yüzde 9,6 daraldığını, dünya GSYH'nın da yüzde 3,3 daraldığını, bu daralmanın 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ki en ağır resesyon anlamına geldiğine işaret ediyor. Bununla birlikte, küresel GSYH bu derece ciddi bir resesyon yaşamış olsa da, DTÖ'nün raporu, küresel ticaretin, 2008 küresel finans krizine göre, küresel pandemiyi daha iyi yönettiğini de belirtmekte. Nitekim, dünya GSYH'sının yüzde 5,3'lük bir reel büyüme ile, 2020'deki kaybı telafi edebileceğini öngören DTÖ, küresel mal ve hizmet ticaretindeki toparlanmayı da yüzde 8 olarak öngörmekte.
Elbette, bunun anlamı, 2020'deki yüzde 9,6'lık kaybın, 2021'deki toparlanmaya rağmen, küresel ticareti 2019 sonundaki seviyesine henüz getiremeyeceğine de işaret ediyor. DTÖ'nün bir başka önemli tespiti ise küreselleşmeolgusu üzerine. Uluslararası kuruluş, küreselleşmenin etkisi ile, bilhassa dünyanın önde gelen ülkelerinden başlayarak, ekonomiler arasında artışını sürdüren, küresel tedarik zinciri üzerinden süregelen 'bağlanma'etkisinin, ülke ekonomileri arasında artmayı sürdüren yakın bağı bir nevi 'iki ucu keskin bıçak'a benzetiyor. Yani, dünyanın önde gelen ekonomileri arasında 'küreselleşme'nin ekonomik kriz boyutunda 'bulaşıcılıketkisi'ni arttırarak, ülke ekonomilerini savunmasız yakaladığı kadar; aynı ülkelerin ekonomik krizden çıkma becerisine, hızlı toparlanma performansına da aynı ölçüde etkili olduğuna da işaret ediyor.
DTÖ'nün analizi, küresel pandeminin ilk aylarında hızla azalan küresel ürün ticaretinin ciddi bir toparlanmayla, pandemi öncesindeki seviyenin dahi üzerine çıktığına işaret etmekte. Kuruluşun raporundaki öngörü, 2022 yılı ortasında mal ve hizmet ticaret hacmi pandemi öncesindeki seviyeyi yakalayacak ve küresel ticaretteki tablo sanki hiç pandemi yaşanmamış seviyesine gelecek. DTÖ'nün raporu, küresel tedarik zinciri sayesinde, bir ülkenin ticari ilişkilerinin dünyanın geri kalanına kıyasla daha fazla çeşitliliğe sahip olmasının o ülkede ciddi ekonomik çalkantı yaşanması olasılığını düşürdüğüne işaret ediyor. Nitekim, Ticaret Bakanlığımız ve Türkiye İhracatçılar Meclisi son 3 yıldır, Türkiye'nin ihracat pazarlarınınçeşitlenmesi ve tedarik zincirininzenginleşmesi adına hayli detaylı çalışmalar yürütüyor.
DTÖ'nün raporu, bir ülkenin dış ticaret becerisinin, o ülkenin arz ve talep kaynaklarını çeşitlendirmesine imkan sağladığını, bu sayede o ülkenin kendine has arz ve talep şoklarına maruz kalma riskini azalttığının da altını çiziyor. Yani, Türkiye gibi, dış ticaret pazar çeşitliliğini Avrupa Kıtası'na bağımlı olmaktan, pek çok kıtaya taşımayı sürdürün ve başarılı bir pazar çeşitlendirme yapabilen her ülke, birden çok ticari ortağa sahip olduğunda, kendisinde ya da ticaret ortaklığı yaptığı ülkelerdeki olası bir ekonomik gerileme, bir başka güçlü pazarla telafi edebiliyor. Bun nedenle, DTÖ küresel pandemiye karşı daha fazla korumacı politikalar oluşturma refleksi veren kimi önde gelen ekonomilerin sebep olduğu ciddi tehdide karşı, bu tür yaklaşımların ne kadar yanlış ve tehlikeli olduğunu anlatmaya devam edeceğini belirtiyor. DTÖ'nün son bir uyarısı da, jeopolitikaçıdan da ülkelerin ne kadar çok içe kapanırlarsa, gelecekte o kadar fazla gerginlik yaşanma olasılığı meydana gelebileceği riski. DTÖ'ye kulak vermekte yarar var.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.