Adriyatik’ten Çin’e ‘fikirsel uyanış’
Bu süreç, hiç şüphesiz ki, DNA'mıza işlemiş olan değerler ile, nesiller boyu kıvanç duyacağınız bir tarihe sahip olmanızı, bu değerlerle, başarılarınızla, her türlü zorluğa karşı gelme ve çözüm üretme kabiliyetinizle, bulunduğunuz coğrafyaya da sahip çıkmanızı sağlıyor. Balkanlardan, Kafkasya'ya, Orta Asya'dan Orta Doğu'ya, Afrika'nın steplerinden Asya'nın steplerine Türkiye'nin köklü kültürel kodlarına dayalı 'kapsayıcı' diplomasisi, aynı zamanda 'fikirsel uyanış'ın da tetikleyicisi oldu. Tarihe mal olmuş kültürel kodlarında 'sömürgecilik' anlayışı olmayan Türkiye'nin 'ilişkilerde mesafesizlik'i şiar edinerek yürüttüğü siyaset ve ticaret diplomasisi, Avrasya'da gerçek manada 'özgüven' uyanışını da tetiklemiş durumda.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyoner liderliğinde, son 18 yılda Türkiye'nin yeniden keşfettiği imkan ve kabiliyetleri, 'şeffaf', 'dürüst' ve 'karşılıklı güvene dayalı' liderlik diplomasisi, Adriyatik'ten Çin'e, Avrasya'nın bütününde Türkiye ile 1. ve 2. kuşak komşu ülkeler arasında çok yönlü ilişkilerin yeniden inşasının en önemli tetikleyici unsuru oldu. 20 Aralık'ta kutlanan Uluslararası İnsani Dayanışma Günü adına, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun ifade ettiği 'medeniyet imkan değil, vicdan meselesidir' sözü, Avrasya'nın yükselen gücü, 'oyun kurucu' ülkesi Türkiye'nin son 18 yıllık diplomasi başarısının ve kültürel kodlarının tezahürüdür.
150 yıldır, dışarıdan ve içeriden, başka toplumların, başka coğrafyaların kültürel kodlarının bizlere empoze edilmeye çalışıldığının fazlasıyla farkındayız. Devlet kültürü tarihi bizim kadar eski olmayan, diplomasi kültürü 'mavi kan' anlayışına, 'ilişkilerde mesafe'ye dayalı olan; hatta uzuncu bir süredir müttefiki olan ülkelerle, adeta bir 'ergen' gibi, fevri, kırıcı, bencil, saldırgan tutum içinde olan ülkelerle dahi 'yapıcı' bir diyalog zeminini koruma 'tahammülü' gösteren bir Türkiye'yi Avrasya'nın örnek alması çok mu şaşırtıcı?
Avrupa, Afrika ve Avrupa'da tetiklediği 'özgüven'e dayalı 'fikirsel uyanış', hiç şüphesiz ki, 'ilişkilerde mesafe'ye, 'sömürgecilik' kodlarına dayalı bir diplomaside ısrarcı olan ülkelere göre, Türkiye'nin 'değeri'ni adeta katlıyor. Ekonomik, ticari, askeri büyüklüklerine bakılmaksızın, Adiyatik'ten Çin'e, tüm ülkelere ayrı ayrı değer verdiğini, yapıcı bir diplomasiyle kucakladığını tüm samimiyeti ve şeffaflığı ile ortaya koyan bir Türkiye'yi yaptırımlarla dize getireceğini zannedenler şunu bilsinler ki, DNA'mıza işlemiş kültürel kodlarla, bizi hiç bir güç Avrasya'nın 'yeniden doğuşu'na en değerli katkıyı sağlamaktan geri bırakamayacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)