Fisher Denklemi veya 'MiktarTeorisi' para arzı ve paranın dolaşımhızıyla nominal milli gelir arasındakiilişkiyi analiz eder, tanımlar. Klasikyaklaşıma göre, paranın dolanım hızı(V) ile, ticari işlem hacmi (T) kısa vadedesabittir; ekonominin ancakorta ve uzun vadesinde değişimgösterir. Bu nedenle, paraarzını (M) arttırmak, fiyatlargenel seviyesini (P) de yükseltir;yani enflasyona sebep olur.İktisadın temel formülleri arasındayer olan bu denklem, 21.Yüzyıl'ın başından bu yana alışılmışhaliyle çalışmıyor. Çünkü,gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinbütününde paranın dolaşımhızı gerilemekte.
Nakit para kullanma alışkanlığının yüksek olduğu ABD'de 2006-2008 döneminde paranın dolaşım hızı bir ara 11'e kadar çıkmış iken, 2008 küresel finans krizi ve 12 yıl sonrasında gündeme gelen küresel virüs salgını ile 3,9'a gerilemiş durumda. 2000'li yılların başlarında 4'e yakın olan oran, bugün Euro Bölgesi'nde 1,2'lerde. Brezilya'da en yüksek 25'leri görmüş olan oran 18,8'de, Rusya'da 8'den 4,4'e gerilemiş. Türkiye'de yüzde 12'lerden bugün 3,8'lerdeyiz. İki önemli gerekçe var; birincisi finansal ödeme sistemlerinin (kartlar ve mobil ödeme imkanları) gelişmesi; ama, esas ikincisi, zaman zaman tırmanan kriz ve belirsizliklerin sebep olduğu 'elde' veya 'evde' nakittutma alışkanlığı; sistemden para çekilmesi; piyasada yeterince para dönmemesi.
Paranın dolaşım hızının azalması, dünyadaki tüm merkez bankalarını ekonomik aktiviteyi ve milli geliri desteklemek adına daha fazla parasal genişlemeye zorladı. Gelişmiş ülkelerin çoğunda adeta 'çöken' paranın dolaşım hızı nedeniyle, rekor düzeyde parasal genişlemeye rağmen, ülke ekonomilerinde enflasyon yerinde sayıyor. Bu tablo, küresel virüs salgınında daha da derinleşti. Nitekim, TCMB de, BDDK ile koordinasyon içerisinde, salgının Türkiye Ekonomisi'ne etkilerini bertaraf etmek adına anlamlı bir parasal genişleme yaptı. Mart ayından ağustos ayına kadar, 'güçlü' bir koordinasyonla, TL açısından rahatlatılan piyasalarda, şimdi, aynı 'güçlü' koordinasyonla, piyasaya bırakılmış olan TL'yi 'kademeli' olarak geri çekme zamanı.
Burada en üzücü olan nokta, TCMB, BDDK, Hazine ve Maliye Bakanlığı, SPK, Borsa İstanbul ve kamu bankaları nezdinde, Bakan Berat Albayrak'ın liderliğinde yürütülen 'güçlü koordinasyon'a kimi özel sektör bankaların 'olması gereken' desteği vermemiş olmamaları; hatta, yurtdışı kimi aktörlerle başka 'koordinasyon'ların içerisine girmiş olmaları. Bu 'farklıkoordinasyon' çalışmaları da, geçtiğimiz hafta döviz kurlarına 'aşırı oynaklık' getirdi. Bununla birlikte, Ekonomi Yönetimi'nde öyle 'etkili' bir 'koordinasyon' becerisi oluşmuş durumda ki, TCMB ve BDDK'nın seri karar ve tedbirleriyle döviz kurları sakinleşmiş durumda. Önümüzdeki günlerde bu 'güçlü' koordinasyonun olumlu etkilerini görmeyi sürdüreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.