Son zamanlarda hepimizin dilinde olan bir konu var: Çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma. Dünya her geçen gün daha fazla kaynak tüketip daha fazla atık üretiyor. Ve maalesef bu gidişat hiç de sürdürülebilir değil. Bu konuyu sadece küresel bir mesele olarak da görmemek gerekiyor; aslında bu, her birimizin günlük hayatında yapabileceği küçük değişikliklerle büyük farklar oluşturabileceğimiz bir alan.
Bu noktada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın başlatmış olduğu Sıfır Atık Projesi'nden bahsetmemek olmaz tabii. Türkiye'de çevre bilincini artırmak ve atık yönetiminde devrim niteliğinde adımlar atmak amacıyla başlatılan bu proje, gerçekten takdire şayan. Emine Erdoğan'ın liderliğinde yürütülen bu proje, bireylerden kurumsal yapıya kadar geniş bir kitleyi hedef alarak, atıkların azaltılması, geri dönüşümün teşvik edilmesi ve daha yaşanabilir bir çevre var etmeyi amaçlıyor. Yani çok önemli!
Bir düşünün, her gün evimizde ne kadar çöp üretiyoruz?
Plastik ambalajlar,
tek kullanımlık ürünler,
gıda atıkları...
Tüm bunları gözden geçirip, neler yapabileceğimizi bir konuşmak lazım. Mesela, market ve manav alışverişlerinde bez çanta kullanmak, tek kullanımlık plastik şişeler yerine tekrar kullanılabilir su şişeleri tercih etmek gibi basit adımlar bile büyük fark yaratabilir. Sıfır Atık Projesi de tam olarak bu tür bireysel farkındalıklarla başlayan değişimleri destekliyor.
Ciğerlerimiz yandı, yanıyor!
Ne yazık ki, son bir haftada ülkemizde meydana gelen orman yangınları, çevre korumanın ne kadar hayati bir konu olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Antalya'dan Muğla'ya, Ege ve Akdeniz kıyılarımızda çıkan yangınlar, binlerce hektar ormanlık alanı yok etti. Bu yangınlar, hem ekosisteme büyük zarar verdi hem de yerel halkın yaşamını derinden etkiledi. Bu felaketler, iklim değişikliğinin ve insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki yıkıcı etkilerini çok acı bir şekilde hatırlattı hepimize.
Yangınların neden olduğu yıkım;
doğal yaşam alanlarının yok olmasına,
biyoçeşitliliğin azalmasına
ve havadaki karbon emisyonlarının artmasına sebep.
Ormanlar, yalnızca ağaçlardan ibaret değil; aynı zamanda sayısız canlı türünün evi… Ve ağaçlar atmosferdeki karbondioksiti emerek iklim değişikliğine karşı tampon görevinde. Ancak, yangınlarla birlikte bu tampon kaybediliyor ve iklim değişikliği daha da hızlanıyor.
Doğayı korumak ve ona sahip çıkmak çok önemli! Çocuklara ve gençlere çevre bilincini aşılamak, onların bu konuda duyarlı bireyler olarak yetişmesini sağlamak hepimizin görevi. Okullarda verilen çevre eğitimi, düzenlenen etkinlikler ve projeler sayesinde bu bilinci erken yaşta kazandırmak mümkün. Unutmayalım ki, onlar bizim geleceğimiz ve bu gezegeni onlara daha iyi bir şekilde bırakmak bizim sorumluluğumuzda.
Tabii ki tüm bu çabaların tek bir amacı var: daha yaşanabilir bir dünya oluşturmak. Çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınma, sadece bugünü değil, gelecek nesilleri de düşünerek atmamız gereken adımlar. Hep birlikte küçük adımlar atarak, büyük değişimlere katkı sağlayabiliriz.
Unutmayalım ki, çevreyi korumak sadece bir sorumluluk değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olmalı.