Günümüzde artık hepimizin cebinde bir akıllı telefon var, değil mi? Ve bu akıllı telefonlarla beraber gelen en büyük nimetlerden biri de sosyal medya. İşte Facebook, X, Instagram derken, sanal dünya gerçek hayatımızın bir parçası haline geldi. Ama ne yazık ki, bu dostumuzun bize biraz fazla kucak açtığını düşünmeye başladım… Evet, sosyal medya bağımlılığından bahsediyorum.
Sosyal medya bilgilendirici ve eğlendirici bir mecra. Bu dijital dünyanın cazibesine kapılmamış kimse de yok gibi görünüyor. Ancak; her ne kadar eğlenceli ve bilgilendirici olsa da bazen bu sanal dünyaya biraz fazla kapılmıyor muyuz?
Sosyal medya bağımlılığı dediğimiz şey, aslında bir tür dijital madde bağımlılığı gibi düşünülebilir. Sosyal medya, bir zamanlar sadece arkadaşlarımızla iletişim kurmak için kullandığımız bir araçken, şimdi yaşamımızın neredeyse her alanını kaplayan büyük bir dünya. İlk başta sadece birkaç dakikamızı alıyor, ama sonra bir bakıyoruz saatler geçmiş, dünyadan kopmuşuz.
Hatırlıyor musunuz? Eskiden insanlar birbirleriyle yüz yüze konuşurdu. Şimdi ise en yakın dostumuzun ne yediğini bile sosyal medyadan takip ediyoruz. Aslında bu durum biraz korkutucu değil mi? Sanal dünyada geçirdiğimiz saatler, gerçek hayattan çalınan zamanlar demek. Eskiden yüz yüze sohbetler, keyifli buluşmalar vardı, şimdi ise milyonlarca insanın hayatına ekran başında şahit oluyoruz.
Mesela, birçok insan, her an telefonlarını kontrol etme ihtiyacı hissediyor. Peki siz gece yatağa girdiğinizde son kez sosyal medyaya bir göz atmadan uyuyabiliyor musunuz yoksa uyurken bile telefona mı sarılıyorsunuz? Benim de kabul etmem gerekirse, bazen bu çılgın döngünün bir parçası olabiliyorum. Çünkü artık sosyal medya dünyaya açılan bir pencere haline geldi. Uzakları yakın kılıyor, bizi birbirimize bağlıyor, bilgiye ulaşmayı kolaylaştırıyor ama bir yandan da zamanımızı çalıyor, gerçek ilişkilerimizi zayıflatıyor ve dezenformasyona maruz bırakıyor.
Peki, bu sosyal medya bağımlılığı ile nasıl başa çıkacağız?
Öncelikle, elimizden telefonu bırakacağız ve etrafımıza yani gerçek dünyaya bakacağız. Bu bağımlılıkta bilinçli kullanım çok önemli. Sosyal medya bildirimlerini kapatarak ve sosyal medyayı belirli sürelerle ziyaret ederek başlayabiliriz. Gerçek ilişkilerimize dönüp, sosyal hayatımızı canlandırmak da bir çözüm tabii ki. Ailemizle, sevdiklerimizle yüz yüze kuracağımız iletişim bizi sosyal medyadan uzak tutacaktır. Yeni bir hobi edinmek de bir diğer çözüm. Spor yapmak, resim çizmek, bitki yetiştirmek bu bağımlılığı azaltacaktır.
Ama hepsinden önce yapmamız gereken içsel gözlem! Öncelikle sosyal medyanın sizi nasıl etkilediğini, duygusal ve fiziksel olarak nasıl hissettirdiğini gözlemleyin. Sonra sosyal medyadan uzaklaşmak için bir motivasyon hazırlayın.
Unutmamalıyız ki, hayat bir denge işidir. Sosyal medyayı keyifle kullanabiliriz, ama bu kullanımın bizi kontrol etmesine izin vermemeliyiz. Kendimize ve ilişkilerimize değer vermek, gerçek mutluluğu bulmamıza yardımcı olacaktır. Öyleyse, bu yazıyı okuyan herkes, bir adım atsın ve bu bağımlılıkla mücadeleye başlasın. Yani diyorum ki sosyal medya bizi değil, biz onu yönetelim!