Almanya'da uzun zamandır beklenen gelişme gerçekleşti. Aşırı sağcı "Almanya için AlternatifPartisi" (AfD), eyalet seçimlerinde Thüringen'de rakiplerini geride bırakarak birinci parti oldu. Bu sonuçla birlikte, Hitler sonrası dönemde ilk kez aşırı sağcı bir parti eyalet yönetimini kazanmış oldu.
Almanya'nın merkez partilerinden Almanya Hristiyan Demokrat Birliği'nden ayrılan bir grup siyasetçi ve ekonomi profesörü Bernd Lucke tarafından 2013'te kurulan AfD, kurulduğu tarihten bu yana girdiği seçimlerde hep dikkat çeken sonuçlar almıştı. Bunun tek istisnası 2021 yılındaki Almanya federal seçimleriydi. Ancak Almanya'yı takip edenler bunun geçici olduğunun farkındaydı.
Almanya'nın küçük eyaletlerinden Thüringen'de seçimi kazanan AfD, Saksonya eyaletinde de çok az farkla ikinci sıraya yerleşti. İslâm ve Türk düşmanı AfD, mirasını taşıdığı Alman aşırı sağcılarından ötürü İsrail ile arasının kötü olmasını bekleyenleri şaşırtmıştı. 7 Ekim Aksa Tufanı Harekatı'nı sadece İsrail'e değil Almanya'ya karşı yapılmış bir operasyon olarak değerlendirmişlerdi. Hitler yönetiminin önemli isimlerinden Adolf Eichmann'ı yakalayan Mossad ekibinde yer alan Rafi Efitan, AfD'nin bir kongresine selam yolladığında ise takvim yaprakları henüz 2018'i gösteriyordu.
AfD, Avrupa'da yükselen İsrail destekçisi, İslâm ve Türk düşmanı sağcı blokun önemli aktörlerinden biri olarak Almanya'da siyaseti şekillendirdi. İçinden çıktığı Hristiyan Demokratlar oylarını AfD'ye kaptırmamak için sertleşti. Güya siyasi yelpazenin tam karşısında yer alan Yeşiller ise söylem olarak ırkçılığa karşı olsa da AfD ile yarışacak şekilde bir İslâm ve Türkiye düşmanlığını kuşanmış vaziyette.
2017 yılındaki Alman seçimlerinde AfD'nin aldığı seçim başarısı sonrası şunları yazmıştım: "Taklitler, aslını yaşatıyor. Yaniırkçılık ana akım söyleme taşındıkça,seçmen davranışı da has ırkçıolana doğru seyrediyor. Yapay kaygılar,gündemin en orta yerini kaplıyorve oya dönüşüyor. Avrupa'nın gidişatı da, 'yeni normal'ide ırkçılık. Aslında hep öyleydiama bugün sosyo-ekonomik endişelerlebu hakikat daha da günyüzüne çıkıyor..."
Aradan geçen 7 yılda Almanya, Fransa, Hollanda başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde ırkçıların ve ırkçılara oy kaptırmamak için ırkçılarla yarışan siyasetçilerin yarışını izledik. Bugün gönül rahatlığıyla Avrupa'nın eskiden bu yana içinde taşıdığı ırkçılığı boca etmek için fırsat kolladığını söylemek mümkün. Neticede Almanya'da Nasyonel Sosyalist Yeraltı isimli terör örgütü kurulduğunda da, Türklere yönelik cinayet işlediğinde de ve Alman devlet kurumları tarafından korunduğunda da AfD Alman siyasetinde yoktu.
Bugün geldiğimiz noktada Avrupa'da ırkçılık İkinci Dünya Savaşı öncesindeki gibi hakim noktada. Bu kez düşman olarak Müslümanları ve özellikle Türkleri seçmiş durumdalar. Aslında bu kez değil, nerdeyse son bin yıldır olduğu gibi "batıcephesinde değişen bir şey yok."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.