Ülkesinde siyonist İsrail'e yönelik eleştirilere dahi tahammül edemeyen Donald Trump'ın, Netanyahu ile yapacağı görüşme merakla bekleniyordu. Özellikle Netanyahu cephesi, Trump'tan Suriye, Türkiye ve İran başlıklarında tam destek alacaklarına dair fazlasıyla umutluydu. Trump'ın geçmişte verdiği açık destekten cesaretle Netanyahu, yine Trump'ın kendisi için çektiği sandalyeye yerleşmişti.
Ancak beklentiler boşa çıktı. Görüşme sonrasında Trump, Netanyahu'nun beklediği açıklamaları yapmadı. Özellikle Suriye konusunda Türkiye'yi hedef alarak pozisyon almak isteyen İsrail, Trump'ın sözleriyle adeta şok yaşadı. Trump, "Erdoğan Suriye'deharika bir iş çıkardı. Ona,Suriye'yi kazandığını söyledim.Erdoğan'a, '2000 yıldır kimseninyapamadığını yaptınız,Suriye'yi ele geçirdiniz' dedim.Gerçekten çetin biri ve çokzeki. Kimsenin yapamadığınıyaptı. İsrail, Suriye konusundamakul olmalı" ifadelerini kullandı.Makullük üzerine İsrail'e uyarısını yaptıktansonra da toplantıyı kendisi bitirdi.
Bu açıklama, sadece İsrail'i değil, birkaç ay önce Türkiye'ninSuriye'de başarısız olduğunuiddia eden yerli ve milli"uzmanlarımızı" da boşa düşürdü. O günlerde Türkiye'nin uluslararası sistemden dışlandığını söyleyen bu çevrelerin bugün ne düşündüğünü doğrusu pek de merak etmiyorum. Özür dilemeyeceklerinin de farkındayım, o yüzden asıl meselemize dönelim.
Elbette ki Trump'ın bu sözleri, ABD'nin siyonist lobinin tahakkümünden tamamen sıyrıldığı anlamına gelmiyor. Trump'ı ve onun en az kendisi kadar sorunlu ekibini İsrail karşıtı sanmak ahmaklık olur. Ancak yaşananlar, Trump'ın politikalarının öngörülemezliğini ve şu mesajı içerdiğini net biçimde ortaya koyuyor: "Ben sana istediğimkadar destek veririm. Amabu desteği sürekli talep edersen,elindekini de alırım."
Nitekim Trump, İsrail'e uygulanan ek vergiler konusunda geri adım atmayacağını da özellikle vurguladı. "Sizeher yıl 4 milyar dolar veriyoruz,bir de vergi indirimi mi yapacağız" demeye getirdi. Bu da görüşmede Netanyahu için yaşanan hayal kırıklıklarından yalnızca biriydi.
Bir diğer önemli gelişme ise Trump'ın, ABD ile İran arasındagörüşmelerin başladığınıduyurması oldu. İran'ı sürekli tehdit unsuru olarak kullanıp hakkındaki yolsuzluk iddialarını perdelemeye çalışan Netanyahu, bu gelişmeyle birlikte cebindeki üç kritik dosyada da hayal kırıklığı yaşadı.
Ancak şu da bir gerçek: Netanyahu ve yönettiği siyonist yapı, böyle bir geri adımı kolay kolay kabul etmeyecektir. ABD'deki güçlü lobisini ve etki alanını kullanarak hem Türkiye'nin hem de Suriye'nin elde ettiği kazanımları hedef alacaktır. Ayrıca Türkiye'deki siyonistödeme çarkının dişlileri de ülkemizi zayıf düşürmek için çabalarını hızlandıracaktır.
Bu nedenle her zamankinden daha çok dikkatli olmakta fayda var. Çünkü maalesef bu coğrafyada kazandığınız her mevzinin, ertesi gün yeniden savunulması gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.