CANLI YAYIN
İdlib, Suriye'de muhalefetin elinde kalmış olan son toprak parçası. Dolayısıyla Esad'ın elde etmek istediği ve Rusya'nın da alınmasını desteklediği bir bölge. Böylelikle Suriye muhalefetini tamamen sindirmiş ve kendilerince "savaşı" bitirmiş olacak.
İdlib'de, Türkiye'nin, Rusya ve Esad'ın ortadan kaldırmak istediği terörist gruplar da var. Suriye'ye akan yabancı savaşçıların önemli kısmı da burada bulunuyor. Ne var ki aynı zamanda İdlib'e sıkışıp kalmış yaklaşık 3 milyon sivil var. Ve Halep'in Rusya-Esad işbirliği ile nasıl yerle yeksan edildiğini hatırlarsanız, yol verilirse İdlib'de de neler olabileceğini tahmin edebilirsiniz.
Türkiye, Rusya ile birlikte Astana Zirvesi ve Soçi'deki görüşmeler sonrası İdlib'de çatışmasızlığın sağlanması noktasında birlikte hareket etmişti. Gözlem noktaları kurup, gerektiğinde Ruslarla ortak devriye yürüterek, şimdiye değin İdlib'den Türkiye'ye de büyük bir sığınmacı dalgası gelmesini önleyebilmiştik.
Ne var ki, Esad güçleri, İdlib'de çatışmanın önlenmesi maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen TSK unsurlarına, koordinatları önceden bildirilmiş olmasına rağmen saldırdı. Beşi asker, biri sivil personel altı şehidimiz var. Karşılığı anında verildi.
Esad güçlerine ait 46 nokta vuruldu ve 35-40 Esad gücünün öldürüldüğü bildirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısında, "Rus yetkili makamlarına 'muhatabımız siz değil, rejimdir. Bizim önümüzü kesme söz konusu olmasın.
Bir taraftan şehit verirken, sessiz kalmamız mümkün değil. Bunun hesabını sormaya devam edeceğiz" diyerek Kremlin'e de gereken mesajı kamu önünde verdi.
İlginç olan bir diğer nokta ise Türkiye'deki en sığınmacı karşıtı siyasî oluşumların, aynı zamanda Türkiye'y İdlib'den çıkmaya çağırmasıdır.
Peki, biz kontrol noktalarını bırakıp çıktığımızda ve İdlip, aynı Halep gibi dümdüz edildiğinde, sınırımıza dayanacak olan milyonlar ne olacak? Bu soruya bir cevapları var mı? İdlib, Türkiye'nin cerrah hassasiyetiyle çözmek istediği bir meseleyken, karşımızda züccaciye dükkânına dalan fil gibi hareket etmek isteyen bir bakış açısı mevcut. Kremlin ile birlikte çalışmanın yolları aranırken, sahadaki oldubittilere direnmemiz gerekiyor.
İdlib'de, Türkiye'nin, Rusya ve Esad'ın ortadan kaldırmak istediği terörist gruplar da var. Suriye'ye akan yabancı savaşçıların önemli kısmı da burada bulunuyor. Ne var ki aynı zamanda İdlib'e sıkışıp kalmış yaklaşık 3 milyon sivil var. Ve Halep'in Rusya-Esad işbirliği ile nasıl yerle yeksan edildiğini hatırlarsanız, yol verilirse İdlib'de de neler olabileceğini tahmin edebilirsiniz.
Türkiye, Rusya ile birlikte Astana Zirvesi ve Soçi'deki görüşmeler sonrası İdlib'de çatışmasızlığın sağlanması noktasında birlikte hareket etmişti. Gözlem noktaları kurup, gerektiğinde Ruslarla ortak devriye yürüterek, şimdiye değin İdlib'den Türkiye'ye de büyük bir sığınmacı dalgası gelmesini önleyebilmiştik.
Ne var ki, Esad güçleri, İdlib'de çatışmanın önlenmesi maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen TSK unsurlarına, koordinatları önceden bildirilmiş olmasına rağmen saldırdı. Beşi asker, biri sivil personel altı şehidimiz var. Karşılığı anında verildi.
Esad güçlerine ait 46 nokta vuruldu ve 35-40 Esad gücünün öldürüldüğü bildirildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısında, "Rus yetkili makamlarına 'muhatabımız siz değil, rejimdir. Bizim önümüzü kesme söz konusu olmasın.
Bir taraftan şehit verirken, sessiz kalmamız mümkün değil. Bunun hesabını sormaya devam edeceğiz" diyerek Kremlin'e de gereken mesajı kamu önünde verdi.
İlginç olan bir diğer nokta ise Türkiye'deki en sığınmacı karşıtı siyasî oluşumların, aynı zamanda Türkiye'y İdlib'den çıkmaya çağırmasıdır.
Peki, biz kontrol noktalarını bırakıp çıktığımızda ve İdlip, aynı Halep gibi dümdüz edildiğinde, sınırımıza dayanacak olan milyonlar ne olacak? Bu soruya bir cevapları var mı? İdlib, Türkiye'nin cerrah hassasiyetiyle çözmek istediği bir meseleyken, karşımızda züccaciye dükkânına dalan fil gibi hareket etmek isteyen bir bakış açısı mevcut. Kremlin ile birlikte çalışmanın yolları aranırken, sahadaki oldubittilere direnmemiz gerekiyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
