İstanbul'daki ulaşım hizmetlerinin doğru yürütülmemesinden ötürü metrobüslerde oluşan kalabalık sebebiyle eziyet çeken hemşehrilerimizin görüntülerini hatırlarsınız. Bu görüntüler sosyal medyaya düşer düşmez, metrobüslere AK Parti'nin fazladan adam gönderdiği ve bilerek bu kalabalığı oluşturduğuna dair tweetler okumuştum. Önce ironi sandım, sonra gerçekten bir kısım seçmen kitlesinin buna inandığını şaşırarak gördüm.
Sanırım siyasî tarafgirlik o kadar çok zihinleri bulandırmış ki artık muhalefetin önde gelen siyasetçileri bile böylesi deli saçması komplo teorilerini paylaşır oldular.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğazı'ndan geçerken dümeni kitlenen ve akıntıda sürüklenerek karaya oturan gemi kazasını duymuşsunuzdur. Bu geminin kaptanının ciddi ciddi Rizeli, "Erdoğan'ın hemşehrisi" olduğunu yazan siyasîler oldu yahu. Biz sosyalmedyanın trolize edilmemesini umarken,siyasetin trolleşmesi hadisesiyle karşı karşıyayız.
İş o boyuta vardı ki İstanbul Valiliği, kaptanın Rizeli olmadığını kanıtlamak için açıklama yayınlamak zorunda kaldı! Kaptanın adının Georghita Pantelimon ve Romanya asıllı olduğunu, geminin Liberya (Libya değil!) bandıralı olduğunu ve halihazırda 3 gündür Boğaz'a girmek için Karadeniz'de bekliyor olduğunu bu vesileyle öğrenmiş olduk. Peki bu bilgi kim bilir "Rizeli kaptan" heyulasına maruz kalan kaç kişiye ulaşabildi? Amaç da bu zaten. Yeter kiKanal İstanbul'un gerekliliğinedair bir sebep görünmesin diyedevletin insan hayatını hiçe sayarakbir 'false flag' operasyonuyapacağını iddia edebiliyorlar. Gerçek ayaklanana kadar nasılsayalan dünyayı dolaşacak,buna güveniyorlar.
Peki, sormak lazım: Boğaz'ın güvenli geçiş kapasitesi yılda 25.000 gemi olarak belirlenmişken, 50.000'e dayanan bu trafiği İstanbul daha ne kadar çekecek?
"Yaptırmayacağız" dışında bir alternatif çözümünüz var mıdır?
Ya kaza yapan bir kuru yük gemisi olmasaydıda petrol dolu bir tanker gemisi olmuşolsaydı? O zaman hangi yalanı uyduracaktınız? Ozaman Boğaz trafiğinin olduğu şekliyle İstanbullulariçin güvenli olduğunu iddia etmeye devam edecekmiydiniz? Yoksa "yeterli tedbiri almadığı için"ilk fırsatta hükümete mi çatacaktınız?
Muhalefetimizin bu hali gerçekten şaka gibi ama maalesef gerçek...
Olmadı Ekrem Başkan...
İBB'ye bağlı toplu ulaşım duraklarında ve ekranlarında gösterilen bir propaganda görüntüsü herkesin dikkatini çekti. Aynen şöyle yazıyor: "Kanal İstanbul demek, BU MİLLETİSEVMEMEK DEMEK". Büyük harflerle yazdıklarıbu cümle, halkı kin ve düşmanlığasevk etmek değilse, nedir?
İstanbul Belediye Başkanı olarak İmamoğlu'nun en başta İstanbul'u ilgilendiren bir proje için görüş belirtmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak, ki bu büyük bir ancak, tüm İstanbulluların vergisialınarak sunulan hizmetlerde kendininve ekibinin görüşünü hakikat olarak sunup,üstüne buna katılmayan İstanbulluları 'milletinisevmemekle' itham edemez. Hele hele göreve gelmeden evvel verilen onca 'kucaklama' sözü üzerine hiç olmadı...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.