Daha beş yaşında küçük bir kız çocuğuydu. 2017 yılının ekim ayında, daha önce göstermediği bazı davranışlar ortaya çıkmıştı. Kekelemeye başlamış, gözünde bazı tikler gelişmiş, odasında yalnız yatmak istemez olmuştu.
Kız çocuğu, özellikle yüzme derslerinin olduğu günlerde okula gitmek istemiyor, ailesine direniyordu. Şüphelenen aile ne yaptıysa kızlarının derdini anlatmasını sağlayamadı. En sonunda ona,okulunun yıkıldığınıve artık orayagitmeyeceğini söylediler. Kız çocuğuböylece cesaretinitopladı ve ailesineanlamlandıramadığıbu zulmü anlattı. Aileavukatının deyimiyle bunlar"korkunç ifadeler!"di.
Aile, okula dava açtı. Okul, yüzme öğretmeni sanık S.A.'yı işten çıkardı ama ailenin sorularına cevap vermedi ve olayın gerçekleştiği mekanın kamera görüntülerini paylaşmayı reddetti. Süreci uzatmaya çalışan okul, savcılık tarafından istenen görüntüleri nihayet teslim etmek zorunda kaldı. Fakat skandal burda da bitmeyecekti: Olayın gerçekleştiğisürecin ta 7 yıl öncesineve Aralık 2017'den itibarenkigörüntüler mevcutken,2017'ye ait görüntülerinbüyük kısmı ortada yoktu.
Ailenin avukatından dinleyelim:
"5 yaşında bir çocuk, adlitıp dahil 3 yerde hiç çelişkisiztüm süreci anlatıyor,fakat koca koca insanlarküçücük bir çocuğun istismarınıörtmeye çalışıyor. Vakfın hukuk müşaviri mahkemeye gelmiş davayı izlerken okul görevlileri aynı ifadelerle üç maymunu oynuyor. Kamera kaydı görüntülerindeki şüpheli durumun üzerine gidilmesi gerekirken mahkeme bilirkişi raporu istiyor. İstenen rapor uyku odasının tenha bir yer olup olmadığı!
Yani "görüntüler nerede?" diyemeyen mahkeme, çocuğun çelişkisiz ifadesine ve sanık ile kurumunun şüpheli hâllerine rağmen uyku odasının tenhada olmamasını sanık lehine kullanma girişiminde! Hiçbir marka değeri 5 yaşında bir çocuktan daha önemli değildir! Bu davanın avukatıolarak önümüze örülen duvarakarşı sizden mahkemeninsormadığı soruyu sormanızıve sesimizi duyurmanızıistiyorum: Görüntüler neredeİstek Vakfı?"
Avukatın anlatımından, mahkemenin okulu kollayıcı bir tavır geliştirdiği izlenimini ediniyorsunuz. Bu asla kabul edilemez. Mahkemeler, çocuklarımızıkorumak için değilse,ne işe yararlar?!
Örneğin sanık, kendisini olayın gerçekleştiği iddia edilen uyku odasının tenha bir yerde olmadığını iddia ederek savunuyor. Savcılık da sanığın savunmasına itibar edip, mahkemeden uyku odasının tenhada olup olmadığına dair bilirkişi talep ediyor. Olayın üzerindeniki sene geçmişken,bu iddiaya itibar edilmesine kadar doğrudur? İki yıl içerisindeodanın etrafındabaşka tür bir düzenekkurulmuş olamazmı? Bu bir yana,bilirkişi göndermek yerine,müşteki avukatlarınında içinde olduğubir heyetin 'keşif' yapmasınaizin vermekdaha doğru olmazmıydı?
Kaldı ki savcılık, kamera görüntülerinin peşine düşmüş olsaydı ya da İstek Vakfı'na neden görüntülerin olmadığını, bunun şüphe uyandırdığını belirterek net biçimde sormuş olsaydı olay belki şimdiye dek çoktan aydınlanacaktı ve acılı aile biraz olsun huzura kavuşmuş olacaktı.
Ayrıca sormak isterim: İstekVakfı'nda çalışan insanlarıntanıklığı dinlenilecekken,Vakfın hukuk müşavirinindava salonunda bulunmasıve itiraz edilmesine rağmensalondan çıkarılmaması otanıklar üzerinde baskı kurulmasınaneden olmuştur?
İstek Vakfı, özel mesaj kutularına yolladıkları açıklamada ise kamera kayıtlarının olayla alakalı tarihlerde olmamasına hiçbir açıklama getirmeyip, aileye de 'özel hayatın gizliliğini ihlal etmemek" için kayıtları vermediklerini iddia ediyorlar. Hani oda tenha bir yerde değildi? Tenha değilse, özel hayat neden ihlal edilmiş olsun? Ayrıca okul, özel alan değildir. Üstelik ortada bir okulda gerçekleşebilecek en ağır suç iddisı varken delillerin bilinçli yok edildiği şüphesini doğuran bu durum karşısında İstek Vakfı'nın 'rahatlığı' hakikaten şaşırtıcı... İstek Vakfı sürecin başındanitibaren ailenin yargıkarşısındaki yükünü kolaylaştırıcıbir tavır takınmasıgerekirken, mevcut durumdakendi kurumlarının 'markadeğeri'ni korumak adınaçocuk tacizcisi öğretmeni dekoruyucu bir tavır içine girmişgörünüyor.
Ensar Vakfı ve KAİMDER yurdundaki taciz ortaya çıktığı anda Vakıf hem davaya müdahil olup sanığın 508 yıl hapis cezasıalmasını sağlamış hemde mağdur ailelere destekolmak için elinden geleniyapmıştı. İstek Vakfı'nın izlemesigereken yol da budur. Yoksabilinsin ki kamuoyu bu davayıasla unutmaz ve İstek'in 'markadeğeri'ni de yeri geldiğinde hakettiği yere koymasını bilir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.