Libya'nın 42 yıllık devlet başkanı Muammer Kadafi'nin devrilmesinin üzerinden sekiz yıl geçti. Ancak Libya da Suriye gibi istikrara kavuşmaktan uzak, kaotik ve zayıf ama stratejik önemi tartışmasız ülkelerden birisi.
Mevcut durumda başkent Trablus'taki, Libya UlusalMutabakatHükümetiBaşkanlıkKonseyi BaşkanıFayiz Mustafa es-Serrac'ın yönetimindeki hükümet ve Halife Hafter denen kuklanın milisleriyle elde ettiği güç arasında ikiye bölünmüş bir ülke Libya.
Her ne kadar Serrac, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dahil dünya devletlerinin önemli kısmı tarafından meşru lider olarak kabul edilse de Hafter milisleri de Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından direkt destekleniyor. Libya'daki biri meşru, diğeri gayri meşru iki yönetimin uzlaşma sağlamasına çok yakın olduğu dönemde de BAE'nin malum ajanı Muhammed Dahlan'ın denkleme dahil olmasıyla uzlaşının önünün kesildiği söyleniyor.
Hafter, ayrıca ABD tarafından da destekleniyor. Örneğin Başkan Trump, bu senenin Nisan ayında, Hafter ile telefon görüşmesi gerçekleştirmişti. Görüşme, Beyaz Saray tarafından, "Başkan, Mareşal Hafter'in terörle mücadeledeki rolünü ve Libya'nın petrol kaynaklarını korumadaki rolünü takdir etti ve ikili, Libya'nın istikrarlı bir demokratik siyasal sisteme geçişi için ortak bir vizyonu ele aldı" diyerek yansıtılmıştı.
Sözde es-Serrac yönetimini tanıyan Fransa'nın da Hafter'e desteği ortaya çıkmıştı. Geçtiğimiz Nisan ayında, Hafter birliklerine askeri danışmanlıkyaptığı öne sürülen diplomatikpasaportlu 13 Fransız vatandaşı,Tunus sınırında yakalanmıştı. Ayrıca Hafter güçlerinin cephaneliğinde de Fransız ordusuna ait füzeler bulunmuştu. Serrac yönetimi, Fransa ile yapılan güvenlik anlaşmalarının askıya alındığını duyurunca, Macron, Serrac'ı Mayıs ayında Elize Sarayı'nda ağırlamış ve ön almaya çalışmıştı.
Türkiye, bu seneye kadar Libya'daki denklemde oyunculardan birisi olsa da esas aktörlerden birisi değildi. Ancak Hafter'in Trablus'a yürümesinin engellenmesinde oynadığı kilit müdahale ile Türkiye, Libya yönetiminin büyük takdirini kazandı. Hafter, bunun üzerine Türk vatandaşlarını alıkoymaya çalışsa da Dışişleri Bakanlığımızdan gelen "Savaşsebebi sayarız" açıklamasıyla geri adım atmak zorunda kaldı.
Dün, Başkan Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda, es-Serrac'ı kabul etti. Bu görüşme vesilesiyle, Türkiye ile Libya arasında "Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası" imzalandı. Bu muhtıra şu açıdan hayati öneme sahip. Malumunuz Yunanistan, Akdeniz'de Libya'ya ait olan 39 kilometrekarelik alanı hukuksuzca kendi kara suları ilan etmişti. Bu muhtırayla hem bu hukuksuzluk reddedilmiş oldu hem de Akdeniz'deki enerji mücadelesinde Türkiye'nin eli güçlenmiş oldu.
Fransa ve ABD'nin Hafter'e desteğinin sebeplerinden biri de Libya'nın Akdeniz'deki deniz kıta sahasının tanınmasının önüne geçmek ve Türkiye'nin Akdeniz'deki varlığına çelme takmaktı.
"Mavi Vatan" için mücadelemiz sürecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.