HAŞMET BABAOĞLU

Gerçekten milletler birleşinceye kadar...

Ya bir başlangıç olacak...
Yeni bir dönem için dünyanın sarsılıp harekete geçmesi için bir başlangıç...
Ya da bir "son" olacak...
Birleşmiş Milletler'in manevi varlığına bir veda seslenişi anlamını kazanacak...

***

Anlamışsınızdır...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmadan söz ediyorum.
Hepsi bir yana Cumhurbaşkanı'nın şu sorusunun Batı için yenir yutulur bir tarafı yok: "Ey İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler, bu katliamı seyretmenin, bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız?"

***

Şimdi külahı önümüze koyup düşünelim...
Birleşmiş Milletler diyoruz ya...
Cilalı bir palavra...
Kandırmaca...
Siz orada "milletler" görüyor musunuz?
Ya sistem tarafından çaresizleştirilerek teslim alınmış ya da hegemon ABD tarafından uydulaştırılmış DEVLETLER var orada...
Görüyorsunuz işte!
Milletler Avrupa kentlerinde Filistin için sokağa dökülürken, Avrupa devletleri İsrail'in ayakkabılarını yalıyor!
Aslında şöyle de söyleyebilirim:
Mevcut devletler düzeniyle anca diplomasi yapılabilir; aldatıcı diplomatik numaralardan öteye gidilemez.
Sonu hep silaha gelir dayanır; barış dedikleri ya savaşlara verilen aradır ya da yağlı ticaret ortamının şehveti, o kadar!
Bana milletlerden söz edin; halklardan, kitlelerin vicdanından...
Gerçekten MİLLETLER birleşinceye kadar dünya hiçbir sorununu çözemeyecek...

***

İsrail zaman ayarlı bir bombanın pimini çekti...
Büyük patlamaya doğru koşar adım gidiyor Ortadoğu...
Bakıyorsunuz...
Bölgede bunu bir tek Türkiye tam anlamıyla kavramış görünüyor.
Bir tek Erdoğan en başından beri İsrail'in derdinin Gazze'den ibaret olmadığını yüksek sesle söylüyor.
Lakin ne garip Erdoğan'ı desteklediğini bildiğimiz TV yorumcuları bile aylardır, "İsrail o kadar ileri gitmez, İsrail'in bölgenin karakterini değiştirecek gücü yok" deyip duruyorlardı...
Neden?
Çünkü kimse "Büyük İsrail"i görmek istemiyor...
Esas değişimi planlayan ve Netanyahu'yu arkadan iten güç Büyük İsrail'dir; ABD'dir.
Bunu sürekli yazıyorum, yazmaktan da bıkmayacağım.

***


NOT DEFTERİ
"Yakında" dehşet veren bir söz. Bu "yakında", geleceği sıkıştırıp eziyor, onu küçültüyor, kesin bir şey yok, hiçbir şey yok kesin olan, tam bir güvensizlik. Hem hiçbir şey değil hem de her şey "yakında"... (HEINRICH BÖLL / Trenin Tam Saatiydi)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.