HAŞMET BABAOĞLU

‘Hâlâ dünyanın sonu gelmedi’

"Aydınlık ama ilkbaharın, yaz mevsiminin aydınlığı değil, besbelli ki sonbahar ışığı bu..."
Stefan Zweig'ın, Tolstoy'un romanlarını bu sözlerle tarif edişini çok sever Kemal Tahir...
"Bu aydınlık yüreği ısıtmıyor, hayata hız vermiyor, tam tersine yaklaşan kışın mukadder olduğunu inatla hatırlatıyor... Gaddar bir dünya bu!"

***

Çok değer verdiğim romancımız Kemal Tahir'in, çok sevdiğim Tolstoy'a bir türlü ısınamamış olması üzerinde durmaya değer bir noktadır.
O kadar ki...
Bir konferansta ona "Hangi romancılar en büyüktür?" diye sorulur.
Yazarımız duraklaya duraklaya saymaya başlar...
"Cervantes, Dostoyevski, Stendhal, Gogol, Flaubert... "
E tabii şu soru kaçınılmazdır: "Ya Tolstoy?"
Kişisel "En büyükler" listesine onu sokmadığını söyler Tahir...
Sonra "Tolstoy'da neden durakladım?" diye bir yazı kaleme alır.
Bu yazıdan da anlarız ki, Tolstoy'un "kral gibi başlayıp peygamber gibi bitirmesi"ne gıcıktır.
Oysa Tolstoy dibine kadar samimi bir iman arayışının adamıdır. Muazzam romancılığı onun için sadece bir aşamadır.
Hayatı boyunca arayış içinde bir hâlden ötekine doğru ilerlemiştir.
Lakin Kemal Tahir hep şüphededir; çünkü aklını "Bu kadar güçlü bir edebiyat becerisi nasıl olur da terk edilir?" sorusu kurcalayıp durur.
Kendince şu sonuca varmıştır.
"Tolstoy, romancılığı, ruhunun gizliliklerini meydana vuracak korkusuyla bırakmıştır."

***

Tolstoy bir romancıdan ibaret kalabilir miydi?
Kemal Tahir'in anlamak istemediği şey nedir?
Sanırım Maksim Gorki'nin anlattığı şu sahne bir kapı açar bize:
"Yemekten önce oturma odasına geldi. Aklı bizden, buralardan çok ama çok uzaktaydı sanki... Derin bir sessizlik içinde kanepeye oturdu, sonra birden avuçlarını dizlerine sürtmeye, dertli dertli sallanmaya başladı. Yüzünü ekşitti sonra ve dedi ki: Hâlâ dünyanın sonu gelmedi. Hayır! Bu olamaz!"

***

Gorki'nin şu tasvirini de anlamlı bulurum...
"Lev Nikolayeviç Tolstoy, insanların değişik bir dil konuştuğu, hatta bizden değişik biçimde hareket ettiği uzak bir ülkeden az önce gelmiş gibi...
Başka toprakların tozuna bulanmış sanki...
Benzi kül gibi, bitkin bir hâlde aramızda oturuyor bazen ve bir yabancının gözleriyle herkesi süzüyor."
Tolstoy büyük bir romancıdır, doğru ama esasen yukarıda anlatılan adamdır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.