Haftanın Notları: Uyku saati mi?
Elinizde telefonunuz var, onu karıştırıyorsunuz; bir yandan çocuklar gelip bir şeyler soruyor; hatta belki kahve, çay, atıştırma falan derken...
Bir ara ekranda sokak protestosu görüntüleri gözünüze çarpıyor; kaynana zırıltıları, atlı polisler, sirenler...
İşte o anda oyuna gelip "vay be, helal olsun Tel Aviv'dekilere, bak Netanyahu'yu nasıl protesto ediyorlar" diye içinizden geçirebilirsiniz bile...
Kimse soykırımın yaşandığı bölgeye gidemiyor artık.
Oradan haber geçen 180 gazeteci öldürüldü; dünyanın kılı kıpırdamadı ama Tel Aviv'e muhabir gidiyor...
Medya kurumuyla, izleyicisiyle yuttuğumuz olta bu işte...
Boşluğunuza gelir ve sanırsınız ki, Tel Aviv'deki göstericiler anti-siyonist...
Hayır! Onlar rehinelerin evlerine dönmesini istiyorlar, o kadar!
Gazze halkı, soykırım falan umurlarında değil.
***
Telegram'ın kurucusu Pavel Durov'a yapılan operasyon hiç basit bir şey değil...Telegram, direk Gazze'den saati saatine gerçeklerin aktarıldığı tek medya platformu...
Operasyon buna karşıdır, gerisi teferruat şu an...
O yüzden Durov hakkında üretilecek "ifşa"lara takılmam; kimse kusuruma bakmasın; temel önceliğim Gazze ve İsrail soykırımı...
***
Uyutuyorlar bizi ve dünden razıyız uyumaya...Instagram muazzam bir hipnoz alanı...
Tonla insan şöyle "post"lar atıyor bu sosyal medya platformuna: "Kendime ayırdığım vakitler benim için çok önemli. Çok şey istemiyorum; iyi bir kahve makinası, güzel bir kahve harmanı, sabahlarım, çiçeklerim ve ben..."
Bu mudur yani?
Kendine ayırdığın vakit bu mu?
Böyle mi geçiyor vakit?
Neyse, tamam! Sustum...
***
Yanlış anlaşılmasın, iyi bir kahveyi severim...Değer de veririm...
Ama bütün ruh dünyasını bunun üzerine kurmaya başlayan genç beyaz yakalılar görmeye başladım, asabım bozuluyor.
"İyi kahve içmek" fikri üzerinden fena halde istismar edildiğimizi, kurulan ekonominin de berbat bir sömürü alanına dönüştüğünü görüyorum.
Pek ünlü bir kahve el değirmeninin fiyatı 11 bin lira oldu.
Bir genç arkadaşıma "600 liralık el değirmenleri var, iş görüyorlar" diyorum; yüzünü buruşturuyor. İlle de o marka olacakmış...
***
Oshimen transfer edildi ya, ülke ve dünya gündemi unutuldu.Futbol gerçekten afyon...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)