Başarı fetişizmi ve ezilen millilik
Hızla...
Nasıl?
Birçok yolla...
Lakin en çok da eğlendirerek; oyalayarak, duygularımızı okşayarak...
***
Görmüşsünüzdür...Bütün dünya Olimpiyattaki altın madalyalı Amerikan Masa Tenisi takımını konuşuyor.
Malum, her masa tenisi (bildiğimiz ping pong işte!) takımı Çin'e bakıyor, Çinlileri kullanarak Çin'i yenmeye çalışıyor.
Sorarsan, milli takım hepsi...
Sorarsan...
Bir Amerikan gazetesinin başlığıyla söylersek; "olimpiyatlar milli gururun sergilendiği yerlerdir..."
Ama başarıya ancak Çinlilere veya onlara yakın performans gösteren Asyalılara formalarını giydirerek ulaşabiliyorlar.
***
Peki, Azerbaycan'ın Kübalı boksörlerinin maçları kazandıktan sonra elleri havaya kaldırılırken gözlerinde ki buğulu ifadeye bakıyor musunuz?Hele maç sonu ellerine verilen Azerbaycan bayrağını tutuşlarına...
Benzeri çok sahne yaşıyoruz.
Bizim "Filenin Sultanları"nda da durum farklı değil...
Bir maçta bazen 30 küsur sayıya ulaşabilen Vargas olmasa, dünya sıralamasındaki yerimiz ne olur acaba?
Böyle soruları sormaya cesaretimiz var mı?
***
Millilik bir logo artık...
Bir forma...
Federasyonların sporcu devşirme becerisi sportif çabanın önünde geliyor.
Her ülke madalyaları kapmaya bakıyor, neyle, nasıl, ne kadar milli biçimde, orası önemsenmiyor.
Ama kimsenin umurunda mı?
Değil!
Devletler "Bu kadarı saçma, ne yapıyoruz biz?" diyorlar mı?
Hayır!
Sonra nasıl değişiyoruz, nasıl dönüşüyoruz diye otur düşün!
Küreselleşme, "millilik" tasavvurunu nasıl erozyona uğratıyor diye sorup dur!..
Atı alan Üsküdar'ı geçiyor oysa...
Başarı fetişizmi her temel duyguyu eziyor.
***
AÇMASAK MI ACABA?
Havalı bir üniversitenin sosyal medya şampiyonu tuhaf bir profesörü var.
"Instagramı hemen açın" yazdı geçen gün...
Doğrusu...
Daha işlevsel ve kreatif bir yol bularak Instagram'ın "terbiye" edilmesinden yanayım...
Bu durum yarısı dolandırıcı vpn şirketlerine ve bazılarının "gayya kuyusu" olduğunu düşündüğüm başka sosyal medya platformlarına yarıyor.
Lakin işe bakın ki...
Bu profesör böyle yazdıysa, Instagram'a erişimin hiç açılmaması gerektiğini düşünmeye başlamanın eşiğine geldim.
Bir de "bu vatan mevzusudur" demez mi!
Bazılarının vatan kavrayışı böyle işte!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)