Her haftaya bir yeni felaket tasarımı veya kehanet yetiştiren Youtube videolarını izliyor musunuz?
Gelecek beklentisini "kıyametçiliğe" çevirmiş Tiktok ya da Instagram videolarına bakıyor musunuz?
Başka videolar en fazla birkaç bin kişi tarafından izlenirken bunların izlenme oranları hızla yüz binleri buluyor...
Neden? Ne oldu da böyle olduk?
Zaman tükendi mi?
Bildiğimiz hayat tarzlarının sonlarına yaklaştığımızı mı seziyoruz?
Yoksa bu da bir tür
"toplumsal sarhoşluk" yöntemi mi?
Korkuyla uyuşturuyorlar bizi belki de...
Ya da...
Bir kapının eşiğine geldik dayandık da, şimdilik kapının ardındakinin adını koyamıyor muyuz?
***
Geçen yüzyılın büyük sosyologlarından
Karl Manheim 1920'lerde şöyle yazmıştı: "Her yerde bir mesih bekleniyor.
Hava irili ufaklı kâhinlerin vaazlarıyla dolu. İçimizde günümüz
toplumunun tatmin edemeyeceği kadar
büyük özlemler yeşeriyor.
Hepimiz olgunlaştık. Ama ürünlerimizi hasat edecek kimse yok."
Manheim bunları yazdıktan bir
süre sonra Weimar Cumhuriyeti yıkıldı.
Naziler yükseldi. Dünya hızla savaş atmosferine girdi, sonrası malum...
***
"Bu ceket bana çok yakıştı" der gibi, "Bu bluzla çok hoş oldum" diye düşünür gibi...
"Bu yalan bende şahane duruyor" tavrı!
***
"Hayaller gerçek oldu" diye bir deyim vardı, çok tutulurdu. Şimdi kimseden duymuyorum.
Artık bütün hayaller yalan mı oluyor yoksa?
***
Olimpiyatlara az kaldı...
Yine o sahte
"Spor, barış ve kardeşliktir" naraları atılacak; yine
çocukluklarını antrenmanlara feda etmiş gencecik insanlar deli gibi kendilerini zorlayarak birbiriyle
yarışacak, kitleler de onları alkışlayacak...
Seviyoruz cilalı yalanları...
***
İsrail'in katıldığı bir olimpiyat, soykırımın üzerini örtecek.
Korkunç bir rezalet.
Lakin Olimpiyat Komitesi'nde "numara" çok; Filistinli sporculara elemeleri geçemeseler bile olimpiyatlara katılacakları bildirildi...
***
Zeytinyağını artık parfüm şişelerinde satsınlar....
Fiyat/performans uyumu açısından bakarsak, akla en uygun çözüm bu.
Hakiki bir
Çanakkale domatesi dilimi üzerine iki damla veya iki fıs fıs soğuk sıkım sızma zeytinyağı...
Nasıl ama, fena fikir mi?