Bak sen!
Medyadaki varlık sebeplerini ve ünlerini AK Parti'ye, partinin liderine, seçmen tabanına hakaret ederek kazananlar Kızılcahamam kampında bakanların eleştirilmesine
bozulmuşlar...
Bazı bakanları pek sevdiklerini biliyorduk zaten...
Youtube videoları çekip anlatıyorlar...
"Bütün kabahat bakanların üzerine yüklenmiş, diğerleri kendini temize çıkarmış, oh ne güzel"miş...
İlk bakışta doğru bir itiraz, değil mi?
Ama bir dakika!
Yıllardır ağızlarından köpükler saçarak iktidara saldıran adamların
bugünkü samimiyet numaralarına aldırış etmek ne tür bir saflıktır, bir düşünün, derim.
***
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım...
Dünyanın her yerinde...
Ve elbette bizim siyaset sahnemizde de...
Konu bir seçim yenilgisiyse...
Bu yenilgi tartışılıp değerlendirilecekse...
Önce
"yürütme"ye bakmak en doğrusudur.
Çünkü seçmen de iktidarda işlerin nasıl yürütüldüğüne bakar, esas olarak bundan etkilenir.
Hani deniyor ya, millet için öncelik hayat pahalılığı...
İyi de gökten zembille mi geliyor hayat pahalılığı?
Hazine ve Maliye Bakanı'ndan Ticaret Bakanı'na (artık adı ihracat bakanlığı olsun) kadar geniş bir yürütme yelpazesi var, değil mi?
***
Çok iyi bir sağlık sisteminin giderek tat kaçırmaya başladığından şikâyet ediliyorsa...
Sağlıkta özelleşme almış başını yürümüşse ve bu durumdan sadece
sigorta şirketleri memnunsa...
Önce bakanlığa bakmak ve kritik etmek gerekmez mi?
Milli Eğitim, gitgide özel okulların şımarık çocukları ve devletin gariban öğrencileri ayrımını derinleştiriyorsa, kime bakıp sorumlu sayacağız?
Kabineyi alın, istediğiniz gibi listeyi uzatın...
***
Sonuç olarak...
Kızılcahamam kampından gelen duyumlar doğruysa...
Ve kampa katılanlar bakanları ciddi bir eleştiriye tabi tuttularsa, çok doğru yapmışlar...
Elbette uzun süreçte partinin ana gövdesi kendini de mercek altına alacaktır.
***
Teşkilatta değişim mi?
Alttan yukarıya doğru değişim hayali kuranlara da şunu söyleyeyim...
Önce yukarıdakiler değişmez, değiştirilmezse...
Alttaki dinamik kadrolar nasıl hareketlenecek?
***
NOT DEFTERİ
Sessizliğe ne kadar zaman tanısanız, yine de söyleyeceklerini bitiremez. Sessizlik de bir tür gevezeliktir. (ÖMER F. OYAL / Önceki Çağın Akşamüstü)