Tarihi bildiğimizi, az çok öğrendiğimizi sanırız...
Oysa
zihnimizi dolduran şey hepi topu Hollywood filmlerinde anlatılan hikâyelerdir...
Geçen yüzyılın Avrupa'sındaki bütün siyasi çalkantıları ders gibi çalıştığımızı sanırız...
Öyle ya...
Ne kitaplar okumuşuzdur, ne TV tartışmaları izlemişizdir...
Lakin
en kritik bilgiler bir türlü hafızamızda yer etmemiştir...
Ne gariptir, değil mi?
Yine de bu hafıza çarpıklığının nedenini sorgulamaktan kaçarız hep...
***
O yüzden
Putin ara ara isyan ediyor...
Bir defasında asabi biçimde sormuştu: "Nazileri yenen kim? Berlin'e giren ordu hangi ordu? Biz Nazizme karşı savaşta bir milyondan fazla insanımızı kaybettik... Batı bu gerçekleri unutmak istiyor; neden?"
***
Bizim ilmi çok irfanı yok meşhur tarihçimizin ifadesiyle söyleyeyim:
"Beğenelim, beğenmeyelim, Nazileri yenmek Sovyet Kızıl Ordusu'nun eseridir."
Berlin'e giren de Kızıl Ordu'dur.
Almanlar başkentlerindeki bayrağı Mayıs 1945'te düşürmüştür.
Peki geniş kitleler nasıl hissediyor?
Bakın,
"bilmek" değil,
"hissetmek"ten söz ediyorum;
işin hilesi oradadır.
Filmlerin, romanların, popüler hikâyelerin ve kültür endüstrisinin gaz verdiği global his şöyledir...
"ABD'nin savaşa girmesiyle Batı birleşti ve Nazizmi yendi..."
***
Şimdi bir arkadaşınıza...
"ABD, İkinci Dünya Savaşı'nda ne yaptı?" diye sorsanız...
Nazizme karşı savaştı, der...
Normandiya çıkarmasından falan bahseder...
Ta en başından beri ABD bu savaşın içindeymiş gibi anlatır her şeyi; haklıdır; çünkü izlediği bütün filmler
ve edindiği bilgiler bunun böyle olmadığını
kendisinden gizlemiştir.
Oysa ABD okyanuslar üzerinden kendisini koruma altına alıp Japonya'yla savaşırken
Avrupa'nın felaketini serinkanlılıkla izlemiştir...
Normandiya çıkarmasının tarihi mi?
Her şeyi anlatır aslında...
1944 yılının Haziran-Eylül ayları arasındadır...
Ve ancak cepheyi Fransa'nın ortalarına kadar ilerletebilmiştir.
***
Hipnozu bozmak için bunları sık sık hatırlatıyorum...
Aslına bakarsanız...
Ülkemizin geçen yüzyıldaki tarihine de popüler ve hipnotik hikâyeleri bir yana bırakarak bakma zamanı geldi de geçiyor...
Bunu yapabilir miyiz?
***
NOT DEFTERİ
"Uzaklara gidemezsin ki!" diyordu. "Uzak diye bir yer yok, çünkü. Yalnızca kendi kabuğuna çekilmiş oluyorsun; hepsi bu. (D. H. LAWRENCE / Âşık Kadınlar)