"Çar, şehri terk ettikten sonra, Moskova her günkü hayatına geri döndü. Bir gün önceki gürültü patırtıdan sonra ortalığı kaplayan sessizlik içinde hiç kimse memleketi tehdit eden tehlikeye inanıyormuş gibi görünmüyordu."
Tolstoy'un büyük eseri Savaş ve Barış'tan, yani meraklısının tam şimdi tekrar okuyacağı kitaptan bu paragraf...
Napolyon ordusu uzun bir yolu her yanı ateşe vererek katedip Rusya'nın kalbine doğru sokulmuştu, şehre gıda ürünleri giremiyordu, açlık büyüyordu ama Moskovalılar her şey eskisi gibiymiş gibi davranıyorlardı; bu da
düşmanı aşağılamanın bir türüydü.
***
Ne ilginç değil mi?
Batı ara ara parmağını Rusya'ya doğru uzatıp homurdanarak "Benim olacaksın!" der...
Ruslar ancak o süreçte gerçeği fark eder: "Biz özendiğimiz Avrupalılardan değiliz, onların medeniyetine dâhil değiliz, farklıyız!"
Bugünkü Polonya'dan Ukrayna'ya, Ukrayna'dan Moskova önlerine kadar uzanan coğrafya sanki bu bitmez tükenmez hesaplaşma için yaratılmıştır.
Napolyon, Hitler ve...
Şimdi de bir NATO harekâtı mı?
Tam olarak bilemiyoruz...
Lakin tarihin de bir
"metafiziği" var işte!
Bir sarmal sanki...
Tarih ilerliyor sanıyorsun, dönüp aynı noktaya geliyor.
***
Savaş ve Barış'ı okuyanlar bilir; Napolyon'un Moskova seferi Rusya'nın yüksek kültürünü ve siyasetini belirleyen çevrelerde büyük bir dönüşüme sebep olmuştur.
Rusya'nın kültürel tarihi üzerine muhteşem çalışma "Nataşa'nın Dansı"nın yazarı Orlando Figes bu dönüşümü şöyle tanımlar:
"Fransız hayranı aydın imparatorluğuna karşı ulusal kurtuluş savaşı..."
Bugün de ABD ve müttefiklerinin günümüzde Rusya ve lideri Putin'e yaptığı baskı da benzer kıpırdanmalara yol açıyor.
Sovyetler'i yıkıp halkın üzerinden silindir gibi geçen neoliberal çürümenin bıraktığı enkazı kaldırmak kolay değil ama Ruslar durumun
farkındalar: Bu yüzden sadece
NATO'ya değil; global kültüre karşı da
direnmeye hazırlanıyorlar.
***
1812'de Rus ordusunun başkomutanı olan
Mikhail Kutuzov, Tolstoy'un Savaş ve Barış'ının da kahramanlarındandır.
Bir yerde subaylarından birine sorar: "
Herkes geri çekilmemiz gerektiğini düşünüyor, sen ne diyorsun?"
Şöyle cevap alır:
"Aksi düşüncedeyim efendim; kararsız durumlarda kim ayak direrse, o kazanır."