"
İlahi olana sevdasını verip karşılığında vicdan rahatlığını alır;
özgürlüğü verip konforu alır, yakıcı ateşi bırakır tatlı sıcaklığı alır. Bu yüzdendir ki,
orta sınıfa mensup
biri güçsüz bir yaşam dürtüsüyle donatılmıştır;
korkaktır; kendisini kaybedeceğinden
o kadar korkar ki, başkaları tarafından
kolayca yönetilmeyi tercih eder."
Nereden bu sözler?
Tabii ki, Herman Hesse'nin
Bozkırkurdu'ndan...
Esra'nın (Elönü) işi tabii...
Laf arasında "
Bozkırkurdu'nu okumuş muydun?" diye sordu.
Yeni yetmeliğimde okumuştum; çoğu yerini hatırlamadığımı fark ettim.
Yeniden okumaya başlayıncaya da karşıma bu satırlar çıkmaz mı?
***
2008'den beri davul çala çala gelen bir şey...
Pandemiyle hızlanan...
Artık idam fermanı çıkartılan bir gelişme...
Orta sınıfın global olarak işi bitti, bitecek.
Belki bizde biraz daha hızlı olacak ama o ayrı konu...
Modern toplumların "orta direği" olan sınıfın erozyonu uzun yıllar alacak; belki fazla kötüye yorduğunuzu, yırttığınızı düşündüğünüz zamanlar da olacak...
Fakat sonuç şimdiden belli, kendinizi kandırmayın!
Hele "
yeşil dönüşüm" dedikleri plan tam olarak işletildiğinde hepimize geçmiş olsun!
Çünkü yeni bir çağ geliyor; üretim araçları ve ilişkileri üzerine kurulu kapitalizm bitmişti; üzerinde durmadık.
Hizmet araçları üzerine kurulu kapitalizm dönemini de yeni "
derebeyleri ve tebaları" düzeni kapatacak bu gidişle...
***
Dönelim yine Hesse'nin roman kahramanı Bozkırkurdu'na...
Bir yerde orta sınıf için şunları da söylüyor...
"Sayıları ne çok olursa olsun, bu güçsüz ve korkak varlıkların ayakta duramayacağı; tam da bu özelliği yüzünden ortalarda dolaşan kurtlar karşısında bir kuzu sürüsü rolünden öteye geçemeyeceği açıktır. Kimin yaşam yoğunluğu böyle zayıf bir nitelik taşırsa, dünyanın hiçbir ilacı artık onu ayakta tutamaz."
Okurlarımın cari politikadan uzak, global gelişmeler bağlamında sorduğu "Çanlar kimin için çalıyor?" sorusuna karşılık bir başlangıç olarak yazdım bunları...
Not olarak dursun...
***
NOT DEFTERİ
Katherine Clifton: İlerde bizim için her şey yoluna girer mi?
Almasy: Evet! Evet, kesinlikle!
Katherine Clifton: "Evet" demen rahatlatıcı. Fakat "kesinlikle" dediğinde insan şüpheye düşüyor.
(Antony Minghella'nın 1996 yapımı English Patient'inden çarpıcı bir sahne.)