HAŞMET BABAOĞLU

Parasız mı okul? Geçiniz...

"Bizim semtteki AVM'ye cümbür cemaat gittik. Sınıf annesi orada bir kafeyi ayarlamış, öğretmenin doğum gününü bütün veliler olarak kutladık" diye anlatıyor.
Sözünü kesiyorum: Yahu sınıf anneliği kalkmadı mı?
"Fiilen sürüyor..."
Ne yalan söyleyeyim, dinlerken sükûnetimi kaybediyorum.
Devam ediyor: "Öğretmene hediyeler, çaylar, kekler... Devlet okulu bu; sınıfın çoğunluğunun hâli vakti artık pek iyi değil; düşündüm bir an biz ne yapıyoruz diye! Üç anne gelmemişti, daha doğrusu gelememişlerdir; sınıf annesi onlara da dudak büktü."
Aklıma geliyor: Çay kaç liraydı?
"Ben de bilmiyordum" diyor; "35 lira olmuş."
Kim ödedi?
"Biz tabii ki!"
Söylene söylene yerimden kalkıyorum; şu öğretmenlerin doğum günlerini eşleri kutluyor mu acaba?

***

Şunu kabul edelim...
Milli eğitim artık çocukları okulda oyalamak üzerine kurulu...
Çocuklar hem ebeveynlerin hem de toplumun ayak altından uzak tutuluyor...
Özeller dışındaki olay budur, başka hiçbir şeydir, maalesef.
Ya öğretim diyeceksiniz?
Eh, "tarih öncesi"nden kalma bilgiler aktarılıyor elbette.
Eli öpülesi öğretmenler hâlâ var mı? Var.
Çocuklara hayrı dokunan şey sistem değil, bu öğretmenler...
Ancak günümüzde "bilgi"nin kaynağı çoktan okul dışına çıktı. Bazı araştırmalar, çocukların kullandıkları bilgilerin yüzde 67'sini okul dışında ve özellikle dijital ortamda edindiklerini ortaya koyuyor.

***

Okulların...
Milli Eğitim kafasının...
Ve velilerin okulla ilişkisindeki çarpıklıkların bir gün gelip değişeceğine inanıyor muyum?
Hayır!
O hâlde ne beklemeliyiz?
Yalansız dolansız bir eğitim düzeni...
Olamaz mı?
"Parasız eğitim" deyip veli Whatsapp gruplarına iban no'ları atılıyorsa, geçiniz...
"Kitapları devlet veriyor" denilip öğretmenler o kitapların kapağını bile açtırmıyorsa, geçiniz...

***

Çocuklar...
Her ay ödemelerde aileleri bir aksaklığa sebep olur da, öğretmen herkesin içinde bunu vurgular diye mide krampları geçiriyorlar...
Bunları bile hesaba katmayan bir düzen oluşturmuşuz, bari ben yazıp hatırlatayım..

***


NOT DEFTERİ
Bana yaşamasını ya da ölmesini öğretecekti, sağlam ve sevimli elini benim kaskatı kesilmiş kalbime dokundurmalıydı ki, kalbim bu dokunuşla serpilip yeşersin ya da yanıp kül olsun. (HERMANN HESSE / Bozkırkurdu)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.