Basbayağı bildiğimiz ve hissettiğimiz şeyleri, öyle bir şey yokmuş gibi yapmaktan vazgeçmemiz gerekiyor...
İsrail'in zalimliğini biliyorduk...
Hegemonların bir nevi "
Büyük İsrail" olduklarını hissediyorduk.
Yüzleşme anını erteliyorduk sadece...
Dünya bu berbat haliyle de olsa arıza çıkarmadan devam etsin diye; "
dükkan dönsün" diye belki...
Ara ara da "yok canım, kötülük ve zulüm bu kadar da serbest hareket edemez artık " saflığıyla belki...
Ama o
"saat" geldi çattı işte!
Gazze zihinlerin üzerinden çekip alıyor
aldatan örtüyü...
***
2023 Mart ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi Rusya Devlet Başkanı için "yakalama kararı" çıkarmıştı.
Putin bu yüzden kendini güven altında hissetmediği ülkelere seyahat etmiyor.
UCM kararının gerekçesi şöyleydi: "Ukraynalı çocukları sınır dışına (Rusya'ya) çıkartmak."
Hatta Rusya alaycı bir açıklama yapmıştı: "Bir mahkemenin ülkemiz çocuklarını savaş alanı içinde bırakmayıp onlara daha iyi koşullar sağlayışımızı fark etmesi güzel şey..."
Bu karara şaşırmamıştık, çünkü Batı'nın uluslararası kuruluşlar üzerindeki hakimiyetini biliyorduk.
Ve Putin, Batı için açık düşmandı.
***
Putin'e hemen yakalama kararı çıkartan Batı, her saat içinde 10 çocuğun canına kıyan İsrail için neden kılını kıpırdatmıyor?
Cevap açık:
Batı ve İsrail diye birbirinden farklı gerçeklikler yok...
Kim kendisi hakkında "derhal derdest edin!" kararı verebilir ki?
Faturayı Netanyahu'ya çıkartıp soykırımı durdurabilir miyiz?
Lakin görüyorsunuz işte!
Batı devletleri ağızlarının ucuyla olsun kınamaya bile yanaşmıyorlar.
Neden?
Bu sorunun cevabını artık apaçık biçimde vermeden birçok şeyi anlamayacağız...
***
Olup bitenlerin henüz tartışmaya başlamadığımız daha kritik bir yüzü de var.
ABD ve İsrail eliyle popüler kültürün içine "ölüm kültü" enjekte edilmeye başlandı.
Dikkat ediniz...
İsrail'in zulmü her gün daha da "teşhirci" bir nitelik kazanıyor.
İnsan ister istemez soruyor...
Hedefleri aklımıza gelenlerden daha ötede mi?
Kitlesel yok etmeler sıradanlaştırılacak mı?
Üzerinde durmak zorundayız.
***
NOT DEFTERİ
Çok yakın olduğumuz halde, herkes tamamen tek başına. Meğer hayat, ısrarlı bir yakınlaşma çabasından başka bir şey değilmiş.. (THOMAS BERNHARD / Sarsıntı)