Tebessüm hani...
"Hadi uyu, dedi annesi yavaşça...
Küçük çocuk yattı, soluğunu yatıştırdı, her yer sessizdi.
Eli göğsündeydi, sonra yavaşça elini göğsünden ayırdı, nefesini tuttu, bekledi, avcunu açıp yırtılan tuvalden kalan bez parçasını düzeltti.
Ay ışığında bütün dünya uykudaydı.
Ve gülümseme elinin üzerinde duruyordu.
Kendi kendine sessizce mırıldandı: Gülümseme, güzelim gülümseme...
Ay gökyüzünde önce yukarıya, sonra aşağıya doğru kayarak sabaha doğru ilerlerken o karanlığın içinde gülümseme bütün sıcaklığı ve yumuşaklığıyla orada ışıl ışıldı..."
***
Ray Bradbury'nin "Gülümseme" adlı kısacık öyküsü böyle biter.
Bilmediğimiz bir ülkede geçer olaylar...
Mısır tarlalarının radyoaktif döküntülerle geceleri bile parladığı, her yerin bombalarla delik deşik olduğu, şehirlerin harabeye döndüğü bir ülkede...
Herkesin, her şeyden ama en çok da maziden nefret ettiği bir zamanda...
2061 yılında...
Bir festival düzenlenir ve ortaya çıkartılan antika bir tablo kalabalık tarafından vahşice parçalanır.
Küçük çocuk koşar ve tablonun bir parçasını kopartır; Mona Lisa'nın gülümsemesini.
Kimselere çaktırmadan buruşturup göğsünde saklayarak eve koşar.
Çünkü o sırada fark etmiştir; güzel bir tebessüm bütün yaraları iyileştirebilir; umut verebilir, dünyayı aydınlatabilir.
Diyeceksiniz ki...
Bu hikâye nereden aklına geldi?
Anlatayım...
***
Dikkatinizi çekiyor mu?
Hapishanelerden salıverilen Filistinlilerin yüzlerindeki gülümsemenin aydınlığına bakıyor musunuz?
Gösterilerde tutuklanan Filistinlilerin kollarına giren polislerin arasında çekiştirilirken birbirlerine gülümseyişlerine hele...
Gazze'de...
Cenin'de...
Dehşetin, acının, yıkımın, katliamın orta yerinde dik durmaya çalışırken kameralar kendilerine yönelince yüzlerine yerleştirdikleri direnişçi gülümsemeye bakıyor musunuz?
Tebessümleriyle gaddar ve arsız kahkahalarla kirlenmiş dünyamızı yıkayıp arındırıyorlar sanki...
Emin bir kalbin sakin ama kararlı spot ışıkları sanki...
Kolektif moralin çehresi...
Geleneğin "rahmet" ve "sadaka" diye tarif edip öğütlediğini tekrarlayıp durduğumuz ama günümüzün harala gürelesi içinde unuttuğumuz yüz ifadesi hani...
Filistinliler hepimize ne çok şeyi en baştan hatırlatıyorlar.
Var olsunlar!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)