"
İnsani mola" diyorlar.
Skandal aslında...
Ama böyle söylemekten hiç utanmıyorlar.
Çünkü soykırımcı İsrail ve ABD esas kavganın
"dil" üzerinden yürüdüğünü biliyor.
Bizler de bilmeliyiz...
Haklı olarak bu "namussuzluğa" direniyor ve yayınlarımızda
"ateşkes" diyoruz.
Dil, yurdumuzdur; ahlakımızdır, silahımızdır, benliğimizdir.
***
"ABD ve İsrail birlikte saldırıyorlar" başlıklı yazımdan sonra dostum
Taha Dağlı, yıllar önce
Halit Meşal ile
yaptığı söyleşiyi hatırlattı.
2014 yılıydı...
O zaman da İsrail ile Obama arasında uyuşmazlık var haberleri çıkıyordu.
Halit Meşal şöyle demişti: "İsrail bu vahşi saldırıları yaparken arkasına Batı'yı ve ABD'yi alıyor. Demokrasi ve insan hakları, Batı'nın kendi halkları için."
***
Şunu da aklımızdan çıkarmamalıyız...
"İsrail-Hamas savaşı" diye bir şey yok!
Gazze ve Hamas, Filistin'in bir parçası.
Olay İsrail'in Filistin'i yok etme çabası ve saldırganlığıdır.
***
Ticaret Bakanı fiilen
"İhracat Bakanı" olduğundan durumun tam olarak
farkında mıdır, bilemiyorum.
Lakin
her yıl kasım ayında aynı şey oluyor.
Özellikle "online Pazar"da satışa çıkan ürünlere küçük bir zam yapılıyor ama ne iştir ki, halka "indirim kampanyası" olarak pazarlanıyor.
İnanılır gibi değil ama herkesin bildiği bir şey...
***
Artık markete gitmek, küçük
"depresif krizleri" göze almak anlamını taşıyor.
Kazancı enflasyonun üzerinde seyreden şanslı insanlardan da olsanız fark etmiyor; çünkü
bütün ürünlerin fiyatı psikolojik bariyerin üzerinde...
***
Yanılıyoruz; sevdiğimiz aforizmalar bize ahlak kazandırmaz.
Yanılıyoruz; güzel sözler bizi güzelleştirmez.
Eylem gerekiyor, eylem.
***
Ne zaman sabah sabah Instagram'a bakmaya kalksam ve akıp giden hikâyeleri görsem içimden mırıldanıyorum:
Ne olur "kişisel" gelişmeyin, ne olur!
***
Sosyal medyada kendimizi tarif edip durursak, tarif ettiğimiz kişi olarak kabul edilir miyiz?
Giderek öyle bir kişi olur muyuz?
Hayır! Hayır!
Başkalarının bizi nasıl tarif edeceği önemlidir.
***
İçinde "SEN" olmayan bir "BEN" yok...
Bunu son zamanlarda unuttuk, sanırım.