Varsa eğer...
"Sen de atom bombası var mı, yok mu? Sıkıysa açıkla! Ama açıklayamaz" dedi geçen gün.
Şimdi soruya dikkat!..
İsrail'in ve dostlarının iddia ettiği gibi nükleer silahı var mı?
Yoksa...
Her şey "nükleerim var" tehdidinden mi ibaret?
Malum, İsrail'in kendi küçük coğrafyasında sıkıştırdığı Filistinlilere karşı nükleer silah kullanması kendisi için de bir felaket olur.
O halde İsrail'in nükleer tehdidi gerçekte kime karşı?
İşte esas hikaye!
***
Önce şunu bilelim...İsrail başından beri kendi nükleer programını müphem bir kılıfa sokmuştur. Buna "amimut" politikası diyorlar; var demeyeceksin ama yok da demeyeceksin, inkar etmeyeceksin ama teyit de etmeyeceksin...
Tabii ara ara İsrailli politikacılar "ağızlarından kaçırırlar" gerçeği...
Mesela 2006'da, zamanın Başbakanı Ehud Olmert, İran'ı eleştirirken "ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İsrail gibi nükleer güç olma hevesini bırakmalılar" demişti.
Netanyahu, 2011'de bir tv programında "Bu konuda uzun vadeli bir programımız var" deyip geçiştirmişti.
Uluslararası nükleer silah takip kurumlarına sorarsanız, İsrail ilk nükleer bombasını Fransa'dan aldığı teknik destekle henüz 1950'ler bitmeden geliştirdi.
ABD'nin resmi ağızlardan İsrail'in nükleer silahını vurgulamaya başlaması ise 1960'ların sonunu buldu.
***
İsrail'in nükleer bomba üretimi doğruysa ki, belli ki eski tip teknolojiyle başladı.O halde test yapmaları gerekir.
Lakin kayda geçmiş bir bomba testi yok İsrail'in...
Uzmanlar ilk başta Fransa'yla, 1970'lerde de Güney Afrika'yla birlikte test yaptıklarını iddia ediyorlar.
Güney Afrika ise "biz İsrail'den uzmanlık yardımı aldık ama patlattığımız bomba bizimdi" diyor.
***
Hepsi bir yana şu nokta çok açık...,
İsrail, aslında başta Türkiye, çevresindeki bütün ülkeler için ciddi bir nükleer tehdit...
Düşünün!..
İşgalci bir devlet sahip olduğunu iddia ettiği silahla bütün Orta Doğu'ya dayılanıyor.
Yani "boyun eğdirme" taktiğini en radikal biçimde uyguluyor.
Abileri de onun sırtını sıvazlıyor.
Peki bu durum nereye kadar gidebilir?
***
NOT DEFTERİ
Hiçbir pür neşe eğilip bakmadı bir büzülüp kıvrılmışa, biraz öyle durup sonra karışmak var dünyanın tozuna, külüne toprağına... (ŞULE GÜRBÜZ / Öyle miymiş?)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)