HAŞMET BABAOĞLU

Alçaklar!

Dünya derinden ayrışıyor...
Sosyal bilimcilerin üzerine hiç eğilmediği; ekonomistlerin bucak bucak kaçtığı bir tasnif yeniden gün yüzüne çıkıyor.
Ne anlatıyorum, açayım...
İsrail ordusundan bir diyalog medyaya yansıdı, görmüşsünüzdür...
Komutanı askere diyor ki...
"Sınıra gidiyoruz." Asker "Korkuyorum, gelmek istemiyorum" diyor.
Komutan "Onların elinde taş var, senin elinde silah" diyor.
Askerin cevabı net: "Onlar ölümden korkmuyorlar. Bizi öldürecekler."

***

Kelimeler nasıl da çürüyor; siyaset ve diplomasi dili nasıl yerlerde sürünüyor, farkındasınız, değil mi?
Artık hiçbir laf onu dile getiren zihnin karanlık hesaplarını saklayamıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken mesela sürekli "insani bir mola"dan bahsediyor.
Netanyahu da bunu kabul etmeyeceğini söyledi.
Bizim medyadan bazıları "ateşkes talebi" diye aktarıyor.
"Ateşkes" de bir marifet değil, bu zulmü durdurmaya faydası yok ama Blinken'ın istediği sadece mola, yani "pause", bu kadar!
Bütün gaddarlıklarıyla diplomasi diline bunu kattılar.
"Bir durun, etrafı yatıştıralım, sonra yine devam edin" manasına gelen bir hainlik...
Bunun neresi insani?
Bu mu sizin insanlığınız?

***

Bir de şuna bakın...
The Washington Post'a göre İsrail ordusu, ABD'li yetkililere şöyle demiş:
"Sivil halk arasında kurbanların sayısını sınırlandırmak için çaba gösteriyoruz."
ABD'li yetkililer de (ifadeye dikkat!) "kayıpların kabul edilebilirlik seviyesi" konusunda İsrail'le aynı kanıda olmadıklarını açıklamış.
İnsandan söz ediyorlar, dikkatinizi çekerim.
Ama insan gözüyle bakmadıkları açık...
Çocukları gözleri hiç görmüyor.
Nereden mi belli?
Eşyadan söz eder gibi konuşuyorlar çünkü...
O kadar alçaklar...
Her şey bittiğinde ne diyecekler, biliyorsunuz...
"Evet, haklısınız bir ŞEYLER oldu ama Netanyahu'ya kabul ettiremedik, savaş işte!" demeye hazırlanıyor ABD...
Artık hiçbir popüler kültür cilası bu alçaklığı hoş gösteremez diye düşünmek istiyorum...
Öyle olsun!
Ne olur, öyle olsun!

***


NOT DEFTERİ
Ruhların, kalplerin, seciyelerin inkırazı. Ben belki iyi anlatamıyorum. Düşman şehre girmiş ne çıkar? Davranır, kovarız; fakat bir de fenalığın bin çeşidi ruhlarımızı işgal etmiş. Ahlâkımız, faziletimiz işgal altında... (PEYAMİ SAFA / Biz İnsanlar)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.