Oturduğunuz sitenin eski toprak sahibi olan aile perişan bir kiracı...
Çileleri bitmiyor.
Baba işsiz...
Çocuklar aç...
Elektrik ve suları ikide bir kesiliyor.
Ev sahibi ve site yönetiminden ve güvenlik görevlilerinden bin bir türlü zulüm görüyorlar.
Ellerinden tutan, hatırlarını soran tek bir komşuları kalmadı.
Güvenlik görevlilerine, "Ne yapıyorsunuz siz yahu, ne hakkınız var?" diyen yok...
Peki sizin tavrınız ne?
Bıyıkları yeni terlemiş, başını sosyal medyadan kaldırmayan oğlunuzun,
"Boş ver baba ya, burası onların gecekondu arazileriymiş, varlarını yoklarını satıp şimdi kiralık bir daireye sığınmak onların hatası" deyişini hiç düşünmeden kabul mü ediyorsunuz?
İnşaat firmasının zavallıları tongaya düşüren hilelerini nasıl unuttunuz?
Site güvenliğiyle kargo takibi konusunda pek iyi anlaşan internet fenomeni kızınızın,
"Bize ne baba, sakın karışıp huzurumuzu bozma!" demesinden etkilenmeniz garip değil mi?
***
Böyledir!
Gündelik hayatımızda da, uluslararası ilişkilerde de böyledir.
Bugün olup biteni görmekten kaçınırsanız...
Doğru teşhis...
Sağlam vicdan...
Hak hukuk anlayışı...
Bütün bunlar
gündelik çıkarlarınızla çatışıyorsa...
Gözünüzün önündeki zulmü görmez, yalan yanlış da olsa,
maziyi karıştırır, bugünkü kayıtsızlığınızı meşru kılacak günahlar ararsınız.
***
Şu sıralarda "Filistin toprakları satıldı mı?" tartışması ortalığa bu yüzden üfürüldü.
Yaşını başını almış,
ilmi çok ve fakat irfanı yok herifler niye göbeklerini titrete
titrete "Satıldı, hem de ne satıldı" naraları
atıyorlar sanıyorsunuz?
Gözlerinizi
BUGÜNden kaçırmak için...
Gerçek
ZALİM kimse, onu berrak biçimde teşhis etmenizi önlemek için...
***
Her yerde savaş var değil mi?
Örtülü veya açık savaş...
Ama asıl savaş algıların ve bilginin yönetimi üzerinde veriliyor.
Bunu bilin!..
Burada tongaya düşürülmenize izin vermeyin!
Birileri size "cahilleeeerrrr" diye çemkiriyorsa...
Bildiğiniz içindir...
Onun bildiğinden çok daha fazlasını bildiğiniz için...
***
NOT DEFTERİ
Düşmanın bir mi? Sen ona bir daha ekle. Üç mü, beş mi? Sen ona bir de kendini ekle ve üçse dört, beşse altı de. Ve sen, sana düşmanların en çetini oldun, bunu böyle belle! (TARIK BUĞRA / Küçük Ağa)