HAŞMET BABAOĞLU

Haftanın notları: Şu birkaç akşam...

Birkaç uzaylı filmi var ki, diğerlerinden derin biçimde ayrılır.
Bunlardan biri de Denis Villeneuve'nin yönettiği 2016 yapımı Arrival (Geliş) filmidir.
Uzaylılardan çok söz etmeye başladık ya, oturdum, filmin giriş bölümlerini bir daha izledim.
Neden?
Çünkü filmin kahramanı Lousie Banks tipik bir bilim insanı akademisyendir; TV izlemez, haberleri önemsemez.
O yüzden de yeryüzünün 12 noktasına garip uzay gemilerinin geldiğini üniversitedeki dersleri dekanlık tarafından iptal edilince öğrenir. Dışarı çıkar, herkes telaş içindedir. Annesi telaş içinde arar o sırada...
Konuşma şöyledir: "Anne n'olur, izlediğin kanalın canını sıkmasına izin verme!"
Lakin bu kez kanalın verdiği haber doğrudur; fazlası vardır ama eksiği yoktur.

***

Öyle bir şey olsa şimdi.
Uzaylılar akşam saatlerinde gelse mesela...
Bizim kanallar ne yaparlar?
Haberi hızla verip CHP tartışmalarına dönerler mi?

***

Geçen gün karşıma çıkan bir ifade beni aldı götürdü: "Sosyal medyadan kurtarılmış bir yaz kaldı mı? Nasıldır böyle bir yaz? Unuttuk galiba..."

***

Yaz mevsimini sevmek, akşamlarını sevmektir.
Başka hiçbir mevsimin akşamları öyle sereserpe güzel ve sevinçle dolu değildir.
Biliyorum, aklınıza hemen güneş, kum, deniz, tatil falan geliyor. Oysa insanlık tarihinde çok taze bir tanışlık bütün bunlar.
Tatil dediğiniz, 150 yıllık bir hikâye...
Fakat yaz mevsimi vedasını da önce akşamlarla yapar...
Birden üşümeye başlayacaksınız; hafif bir serinlik, bir hırka ihtiyacı...
Yani önümüzdeki şu birkaç akşamın kıymetini bilin!

***

Wall Street Journal'ın haberi ilginç.
Ukrayna, Romanya üzerinden içine Türkiye'yi de alan yeni bir tahıl koridoru oluşturmaya hazırlanıyormuş...
Yeni koridorun korunması ABD'ye verilecekmiş...
Aman sakın! Bütün bunlar Birinci Büyük Savaş öncesini hatırlatan gelişmeler.
Karadeniz'e dışarıdan askeri güçler girmemeli!

***

Dünkü yazımda pandemi sırasında kitleler üzerinde uygulanan hipnoz ve rıza tekniklerini sıralarken bir noktayı atlamışım...
Daha doğrusu, içim istememiş yazmayı ama yazmam gerek.
Biraz direnenleri, "N'oluyoruz yahu?" demeye kalkanları küçük düşürdüler; kitle önünde "cahiller" olarak aşağıladılar, utandırdılar.
Fenaydı, unutulmaz!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.