HAŞMET BABAOĞLU

Haftanın notları: Uzaylılar gelir mi?

"Nükleer savaş, iklim değişikliğinden daha kötü değil."
Kim dedi bunu? ABD Dışişleri Bakanı Blinken...
Siz ne dersiniz?
"Hadi len!" Başka nasıl tepki gösterilebilir ki?
Ama bu laflar bu kadar gevşek bir cüretle boşuna edilmiyor.
Hepimizi "iklim patırtısı" üzerinden yere serecekler.

***

Öyle etrafta, "Biz geçmişte ne sıcaklar yaşadık, o zaman kimse eyyamı bahur demiyor, ortalığı ayağa kaldırmıyordu" diye konuşmalar yapmayın!
Neden?
Çünkü muhtemelen yakın zamanlarda....
Herkes içinden size katılsa bile, dışından "Şu cahile bakın hele!" ifadesi takınacak.
Birkaç yıl sonra böyle konuştuğumuzda uluslararası kuruluşlar tarafından hakkımızda dava açılan günler de gelir mi, dersiniz?

***

Manşete bak! "Eyyam-ı bahur gidecek, Afrika sıcağı gelecek."

***

Bir güncel politik not: Mehmet Şimşek'in gelişine çok odaklanıldı.
Eksen, yeni bakış, dönüşüm yorumları hep bu noktadan yapıldı.
Oysa asıl Fahrettin Koca'nın gitmeyişine mim koyulmalıydı.

***

Uzaylılar var mı?
Bu gidişle "oldurulacaklar!" Global medya hazırlıkları tamamlanmak üzere...
Apaçık biçimde gelirler mi?
"Getirilirler."

***

Oppenheimer filmine diye yola çıkıyorum ama her seferinde ayaklarım geri geri gitmeye başlıyor...
Hayır, üç saat olması falan beni durdurmaz.
Saatlerce süren ve perdeden gözümü ayırmadan izlediğim ne filmler oldu. (Ah o eski İstanbul Sinema Günleri!)
Üstelik bu sıcak günlerde sinema salonlarının serinliği pek hoş gelebilir...
Meselem hem yönetmen Nolan'la hem de Oppenheimer ile...
Nolan üzerindeki ısrarımdan Interstellar (Yıldızlararası) ile vazgeçmiştim. O kadar parıltı içinde müthiş bayat klişelere yaslanması beni bitirmişti.
Oppenheimer'ın hayatına gelince...
E n'apacağız?
Filmi izleyip "Bak bu bilim adamları iyi adamlar; ama kötü politikacıların oyununa geliyorlar" söylemine kafa mı sallayacağız?
Yemezler!
"Atom bombasını icat etmemesi imkânsızdı ama sonrası kötü geldi" palavralarına karnım tok!

***

Bizim dizilerdeki konuşmalar çok havalı değil mi yahu?
Oysa sokakta insanlar iki lafı bir araya getirmekte zorlanıyorlar.
Erkekler suskun ve beceriksiz; kadınlar ise artık çok hızlı konuşuyor ve lafı dolandırıyorlar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.