HAŞMET BABAOĞLU

Haftanın notları: Çocuk değiliz!

Toplumca "çocuksu" yanlarımız var; doğru!
Küskünlük, küslük; hızla gelip geçen coşku ve kayıtsızlık halleri, masalcılıklar, sözle büyülenmeler, hayalcilikler vesaire...
Ama çocuk değiliz.
Bir kez daha anladık, altını çizdik.
İş ciddiye bindiğinde...
Bu toplumun geniş bir kesimi boş söze değil, adama ve eyleme bakar.

***

Bir siyasi yapı kendini ısrarla "halkçılık" projesine dayandırıyorsa, ciddi bir eksiği var demektir...
Halktan uzak olmasa, hatta halk olsa niye "halkçı" olmaya veya öyle görünmeye çalışsın, değil mi ya!
Umutsuz ve umarsız bir hâldir.
Yıllarca bunu anlatmaya çalışmıştık.
14 Mayıs sonrası, iki gün içinde gerçeği ortaya seriverdiler.
Halktan uzak olmak ne kelime, basbayağı nefret ediyorlarmış.
Meğer aylarca dişlerini sıkıp halkın yüzüne gülmüşler, şimdi tepelemek istiyorlar.

***

Bir de herkesi kendileri gibi sanmaları var ki, vah vah!
Hatay Defne'de Erdoğan 45 günde hastane inşa etti.
CHP yüzde 50, TİP yüzde 28, AK Parti yüzde 5.7 oy aldı orada...
Ama AK Parti'yi desteklemiş kimsenin aklından Defne'nin depremzede halkına veryansın etmek gelmedi.
Gelmez de...
İki kesim arasındaki zihniyet farkını anlamayanlar, ülkeye ve geleceğine dair hiçbir şeyi anlayamayacaklar.

***

Bir de inkârcılar var...
Sokakta, işyerinde, sosyal medyada hakaret üzerine hakaret yağdırdılar depremzedelere...
Şehirlerinden kovmaya kalktılar.
"Utanmıyor musunuz?" diyorsunuz...
Laf kalabalığıyla geçiştiriyorlar.
Eh anlaşılır!
Hatırlayın, büyük sanatçıları "Akşener'in üzerine sifonu çekin gitsin" demişti, üç gün sonra dönen Akşener'le kol kola seçime gittiler, sifon ortada kaldı.

***

Hiç değilse şu cumartesi günü bunlardan söz etmek istemiyordum.
Geçip gitseydik keşke...
Zaten devasa küresel sorunlar bekliyor bizi; konuşmamız gereken çok şey var.
Ama mesela bugün durup ilkyazdan söz etseydim, ne iyi olurdu!
Eski not defterlerime bakıyorum avunmak için...
Mesela bir ilkyaz vakti kasabanın pazarına çıkmışım; uyduruk okuma gözlüğü, birkaç iri kabuklu limon, bir kalıp Bergama tulumu almışım.
Ne güzel günlerdi; tulum peyniri bana göre simidin en iyi eşlikçisidir.
Hadi onlar eskide aldı...
Ama ayıptır söylemesi, geçen pazartesi bizim Çengel pazarından şahane enginarlar aldım, kabuklarıyla birlikte pişirdim. Enfes oldu. Seçim gerginliğini atıp başka bir "dünya"ya geçiverdim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.