Haftanın notları: Deprem bölgesi ‘avcı’ları...
Politika bu olmasın!
Gündelik hayatımızda kimsenin "doğru" görmediği tutumları sırf "Politika sahnesidir, normaldir" diyebileceğimiz bir gevşeklik seviyesine çekmemeliyiz.
Tutarsızlığın normalleştirilmesini hayatımızın hiçbir alanında kabul etmiyorsak, politikada niye kabul edelim?
Hem içinde bulunduğun çevreyi "pusucular" olarak tarif edeceksin hem de bunu söyledikten hemen sonra aralarına geri döneceksin...
Gençlere kötü örnek olmak diyorlar ya, böyle bir şey...
***
Deprem bölgesinde elinde kamerayla dolaşıp her şeyi görüntülemeye kalkanlar artık halktan ciddi bir tepki görüyorlar.Tepki gösterenler haklılar.
İnsanların rastgele fotoğrafını çekmekte neredeyse örtülü bir "şiddet" yok mu?
Bazen sadece insanların değil, enkazların veya çadır kentlerin manzarasını görüntülemek de masum bir iş olmaktan çıkabiliyor.
İşi iyice "afet turisti" gibi ortalıkta dolaşıp fotoğraflamaya çevirmek nedir Allah aşkına?
***
Görüntülemek ile şiddet arasındaki bağlantıdan bahsedince ister istemez aklıma Susan Sontag geliyor...Bilen bilir, Amerikalı yazar bu konuya çok kafa yormuş, okurlarını da düşündürmüştü.
"Nasıl bir kamera, silahın dönüşmüş hâliyse, birinin fotoğrafını çekmek de cinayetin dönüşmüş hâlidir" demişti Sontag.
Retoriği abartmış diyebilirsiniz...
Fakat şu nokta kesinlikle doğru: Görüntü alanla görüntüsü alınan arasındaki mesafede, yine Sontag'ın deyimiyle "yırtıcı bir şey" var.
Özellikle canı yanmış insanların arasında elinde kamerayla dolaşırken özenli olmak, bir "avcı" gibi davranmamak, o mesafeyi iyice açmamak gerek...
***
Aziz dostumuz Cengiz Gülaç, Elazığ aday adaylığı başvurusunu yaparken beraberinde partisine 500 yeni üye taşımış."Ben cumhurbaşkanı adayıyım" diye ortaya çıkıp o kadar imza bile toplayamayanları düşününce, pek havalı bir siyasi çalım doğrusu...
***
Kendi bahar mevsimimi dün balkonumdaki saksılara kırmızı kapya biber fideleri ekerek başlattım.Malum artık birkaç sardunya ve sukulent dışında bütün saksılarımı yenilecek bitkilere ayırıyorum. Çok da hoş oluyor. Meyvelerin tomurcuklandığı ilk günlerin keyfini hiçbir şeye değişmem.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)