Oturup düşünme vakti
Muhammed İnan'ın o tertemiz gülümseyişine bakakalıyorum.
Siz de videoyu dönüp dönüp izlemişsinizdir, eminim.
Yardım ekibinden biri "Niye başkalarına dağıtalım?" diye soruyor.
"Başkalarının olsun da, onlara da kısmet olsun" diyor Muhammed.
Daha sonra kırık dökük bir çadırın önünde arkadaşlarıyla birlikte gazetecilere poz verirken, açıklamış: "Bana zaten oyuncak araba vermişlerdi, çikolata bir tane yeter dedim. Başkalarına kalmazsa diye geri verdik. Arkadaşlıktan önemli mi?" Bölgede yetişkinlerin zihinleri bulutlu, kederin yükü bütün ağırlığıyla üzerlerine çökmüş, dilleri dolanıyor. Fakat çocuklar başka, pırıl pırıl gülümsüyorlar.
***
"Annem öğretti, hep iyilik yap, iyi ol dedi" diye anlatıyor küçük Muhammed; "Ben anneme inanırım." İşte orada duruyorum.Bizim taraflarda çocuklarını okula gönderirken "Oğlum kalemlerine, silgilerine, defterlerine sahip çık, kimseye verme" diye defalarca tekrarlayan anneler düşüyor aklıma...
Arsada top oynarken "Top benim, takımıma istediğimi alırım" diye tutturan mahalle toramanlarını hatırlıyorum.
Sınıfta tokası kaybolunca bütün okulu birbirine katan kent prenseslerini düşünüyorum.
***
Başka görüntüler de var...Selçuk Bayraktar'a "Arkanızdayız, burada vakit harcamayın, gidin uçaklarınızı uçurun" diyen depremzede mesela, bizi şöyle kuvvetlice sarsıp kendimize getirir mi?
Milletvekili "Amca yorulma otur" deyince "Siz ayağımıza gelmişsiniz, saygısızlık olur" diyen yaşlı depremzedeyi gördünüz mü?
Bizi geçtim...
Hâlâ aklı fikri "artistlik"te olan vekiller, siyasiler, bürokratlar bu insanlara bakıp her şeyi en baştan tartıp değerlendirmeye karar vermişler midir acaba?
***
Çadırının önünde yardım için gelen ekipleri karşılayan o dedenin "Buna da şükür" derkenki haline bakan bir dostum, "Bu amcanın hakkını yiyeni Rabbim kahru perişan etsin" diye mırıldanırken haksız mıydı?
Bizler...
İçten içe utanarak da olsa her gece sıcak yataklarına giren bizler...
Külahı önümüze koyup düşünecek, yüzleşecek, hesaplaşacak çok şeyimiz var.
***
NOT DEFTERİ
Şimdiye kadar hiçbir fotoğrafta doğal, yani gerçek ve hakiki bir insan görmedim, tıpkı şimdiye kadar hiçbir fotoğrafta gerçek ve hakiki bir doğa görmediğim gibi. (THOMAS BERNHARD / Yok Etme)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)