HAŞMET BABAOĞLU

Normalleşmeyelim!

Berbat hayat tarzlarımıza nasıl da manyakça bağlıymışız!
Ne hızdır bu yahu!
Felaketin ağırlığını iki üç bağışla, bir yardım gezisiyle (!) kapatıp "artık yavaş yavaş normalleşmeli ve eski psikolojimize dönmeliyiz" teranelerine sarılanları hayretle izliyorum.
Sosyal medyada "normalleşmeci beyazlar"dan geçilmiyor.
Eş dost sohbetlerinde göbeğini kaşıyarak yaptığı bağışları anlatanlar "içlerini şişiren" deprem hakikatinden kaçmak için ne yapacaklarını şaşırmış haldeler.
Bu tiplere sadece kızıp geçersek, yanlış olur.
Güncel hayatı nasıl idrak ettiğimizi anlamak için bir tür ayna işlevi görüyor.

***

Hiç öyle psikolojizm falan yapmayacağım.
Sürekli "yas tutulmalı, buna ihtiyacımız" diyenler doğruyu söyleseler bile asıl mesele o değil...
Üstelik bu tayfanın kendi "bilim"lerinin hayat tarzlarımızı tahkim eden ideolojisini umursamadıklarını görüyor ve üzülüyorum.
Gelelim sadede...
Normalleşemeyiz...
Bir kere, felaketin büyüklüğü ve ardından gelecek sosyal-demografik dönüşüm bunu engeller, engelleyecek.
Normalleşemeyiz...
Instagram fotolarımızın, "bak bende bölgedeyim" havalarımızın örtemeyeceği gerçek şu: başımıza gelen felaketteki büyük pay normal sandığımız eylemlerimize aittir.
O halde bilinçli olarak direnmeli ve normalleşmemeliyiz!

***

Hem düşünsenize...
Afetlere karşı önlem almayı, doğru düzgün şehirler kurmayı, çalıp çırpmadan bina yapmayı engelleyen şey normal sayılabilir mi?
O yüzden işte!..
Aklımızı başımıza toplamak için...
Eski hataları bir daha yapmamak için...
Normal dedikleri neyse, ona dönmemeliyiz.

***

İşin toplumsal yanı bir tarafa...
Tek tek insanlar olarak hemen hırslarımıza, iştahlarımıza, beş "para" etmeyen günlük patırtımıza hızla döneceksek...
Kafayı yine yastığa vurduğumuz gibi uyumak istiyorsak...
Yazık!
Biliyorum...
Hepimizi halinden razı köleler haline getiren büyük çark bütün bunlara takılmadan dönüyor.
Ama bir dursak, diyorum.
Ruhumuza bir soluk aldırsak...
Hatta azıcık sessiz ve el ele oturabilsek, o bile çok şey...

***


NOT DEFTERİ
Bütün insanları sevdiğini ileri sürmek, sevilmesi gereken namuslu adamların sevgi payına namussuzları ortak etmektir. (KEMAL TAHİR)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.