Normalleşmeyelim!
Ne hızdır bu yahu!
Felaketin ağırlığını iki üç bağışla, bir yardım gezisiyle (!) kapatıp "artık yavaş yavaş normalleşmeli ve eski psikolojimize dönmeliyiz" teranelerine sarılanları hayretle izliyorum.
Sosyal medyada "normalleşmeci beyazlar"dan geçilmiyor.
Eş dost sohbetlerinde göbeğini kaşıyarak yaptığı bağışları anlatanlar "içlerini şişiren" deprem hakikatinden kaçmak için ne yapacaklarını şaşırmış haldeler.
Bu tiplere sadece kızıp geçersek, yanlış olur.
Güncel hayatı nasıl idrak ettiğimizi anlamak için bir tür ayna işlevi görüyor.
***
Hiç öyle psikolojizm falan yapmayacağım.Sürekli "yas tutulmalı, buna ihtiyacımız" diyenler doğruyu söyleseler bile asıl mesele o değil...
Üstelik bu tayfanın kendi "bilim"lerinin hayat tarzlarımızı tahkim eden ideolojisini umursamadıklarını görüyor ve üzülüyorum.
Gelelim sadede...
Normalleşemeyiz...
Bir kere, felaketin büyüklüğü ve ardından gelecek sosyal-demografik dönüşüm bunu engeller, engelleyecek.
Normalleşemeyiz...
Instagram fotolarımızın, "bak bende bölgedeyim" havalarımızın örtemeyeceği gerçek şu: başımıza gelen felaketteki büyük pay normal sandığımız eylemlerimize aittir.
O halde bilinçli olarak direnmeli ve normalleşmemeliyiz!
***
Hem düşünsenize...Afetlere karşı önlem almayı, doğru düzgün şehirler kurmayı, çalıp çırpmadan bina yapmayı engelleyen şey normal sayılabilir mi?
O yüzden işte!..
Aklımızı başımıza toplamak için...
Eski hataları bir daha yapmamak için...
Normal dedikleri neyse, ona dönmemeliyiz.
***
İşin toplumsal yanı bir tarafa...
Tek tek insanlar olarak hemen hırslarımıza, iştahlarımıza, beş "para" etmeyen günlük patırtımıza hızla döneceksek...
Kafayı yine yastığa vurduğumuz gibi uyumak istiyorsak...
Yazık!
Biliyorum...
Hepimizi halinden razı köleler haline getiren büyük çark bütün bunlara takılmadan dönüyor.
Ama bir dursak, diyorum.
Ruhumuza bir soluk aldırsak...
Hatta azıcık sessiz ve el ele oturabilsek, o bile çok şey...
***
NOT DEFTERİ
Bütün insanları sevdiğini ileri sürmek, sevilmesi gereken namuslu adamların sevgi payına namussuzları ortak etmektir. (KEMAL TAHİR)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)