Anlatamazsın...
Günlerin uzadığı zamanlarda işten gelince güneşi balkonda batırmayı severdi.
Günün nasıl geçtiğini anneme anlatacak ve hepimizi arabaya tıkıştırıp çıkacağı Anadolu turlarının hayalini kuracak...
Mutluluk buydu işte!
Yanlış olmasın, öyle manzarası falan yoktu balkonun ama babam varmış gibi yapmayı iyi bilirdi; sanırım o dönemin babalarının özel becerilerindendi bu.
***
Ne oldu, derseniz...Sosyal sıkıntılar balkonumuzun peşini bırakmadı...
Önce gaz sobamıza gaz yağı bulma sıkıntısı yüzünden balkonun bir bölümü gaz deposuna ayrıldı.
Sonra rahmetli para biriktirip kat kaloriferi yaptırdı ama bu kez de devasa bir motorin deposu kondu balkona...
Artık elektrikler kesilmez dendi, kalorifer elektrikliye çevrildi; hayaldi tabii, kesiliyordu ama hiç değilse temiz bir yöntemdi.
Bu sefer de su kısıntıları geldi, susuzluk hepimizin tadını kaçırdı.
En mutena semtlere bile pis tankerlerle içme suyu taşınıyor, bidonunu alan kuyruğa giriyordu.
Evden ayrıldığım dönemi hatırlıyorum da, balkon çoktan balkonluktan çıkmıştı ve başköşesinde PVC'den yapılmış bir su tankı duruyordu.
1970'lerden 1990'ların ortasına kadar uzanan bir İstanbul hikâyesi...
***
Fark etmişsinizdir...
"O yıllarda su sıkıntısı çekiyorduk" diyenlere sosyal medyada çemkiren tipler yüzünden hatıralara boğuldum.
Twitter'a "Tabii canım ne demezsiniz; susuzluktan deniz suyu içiyorduk" diye yazan yavşakları görünce öfkeleniyorum.
Gel gör ki, anlatamazsın!
80'li, 90'lı yılları sadece gönül çalan pop şarkılarından ibaret sanan şapşallara hiçbir şey anlatamazsın!
Tarihe kafayı duvarlara çarptıktan sonra dönüp bakan nesiller yetiştirdik, bu da işin bir başka yüzü.
Hem biliyoruz ki, gençler için "şimdi"nin gücü baskındır.
Siyasetin pek hoşuna gitmez ama her dönem kendi kendisiyle hesaplaşır.
Bunu da kabul etmek zorundayız.
***
NOT DEFTERİ
Pek çok kez olduğu gibi siz de tam olarak ne zaman her şeyi anlamaya başladığınızı belirtemezdiniz; satrançta ya da aşkta da olur böyle anlar, etrafı saran sis aralanır ve bir saniye önce düşünemeyeceği hükümlere varır insan. (J. CORTAZAR / Ayak İzlerinde Adımlar)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)