"Sınavdan önce açık açık cevaplarını gösterip anlattığım soruları bile boş bırakmışlar. Tamam! Ders çalışmasınlar, diploma falan almasınlar. Tamam! Yılgınlar, onu da anlıyorum. Ama ne yapmak istiyorlar, ne yapacaklar bu çocuklar, anlayamıyorum artık. Yoruldum."
Bir öğretmen okurum böyle yakınıyordu geçen hafta...
Özel bir okulda görevli bir başka öğretmen ise "bitmez tükenmez bir şımarıklık ve duygularını çoktan kaybetmiş bir sistem var; ben de ondan usandım" diye anlatıyordu.
Peki buralarda bunları konuşuyor muyuz bunları?
Ne gezer!
Oysa konuşmalıyız.
Öğretmenine koridorda çarpıp yere düşüren ve dönüp özür bile dilemeyen öğrenci tipine ne zaman geldik mesela?
Çoktan konuşmalıydık.
***
Her önüne gelen mesela piyasanın ahlaksızlığından bahsediyor...
Toptancı ahlaksız, perakendeci ahlaksız, müşteri çaresizmiş.
İşverene sorsan işçi zaten arsız, işçiye sorsan işverenin arsızlığı tavan yapmış...
Her şeyi çalışma ve ticaret ahlakının yokluğuyla açıklayıp içini öfke ve kırgınlıkla arındırmaya çalışanlardan geçilmez oldu.
Nasıl yani?
Birdenbire ahlaksızlık virüsü mü sardı piyasayı?
Peki
gündelik hayatın iktisadını konuşmayı hiç düşündük mü?
Buralarda istatistikleri, grafikleri bırakıp insan ve iktisat ilişkisini konuşmaya başlayan kaç yazar çizer gördünüz?
***
Makro siyasete o kadar odaklandık ki...
Asıl
kaybettiğimiz sahayı gözden kaçırıyoruz.
Mikro siyaseti yani...
İnsan ilişkilerini...
İnsanla para arasındaki boğucu örüntüyü...
İnsanla itibar, insanla iktidar, insanla insan bağını konuşuyor muyuz?
Çocuklarımıza ne oluyor, ne olacak diye sorguluyor muyuz?
Canımız sıkılıyor.
O zaman gelsin 6'lı Masa saçmalıkları mı?
Her kanalda Masum Türker izlemek mesela...,
Hayatımızın sorularına cevap olabilir mi?
Olmaz ki öyle...
En fazla kafa buluruz.
Lakin sonunda yine elde var sıfır...
***
Makro politika elbette hayati önemde...
Çünkü ülke yoksa, devlet yoksa...
İnsan nasıl olsun!..
Fakat bir dakika!
"Küçük dünyalarımız"ı da pek küçük sanmayın!
Çok büyük bir ağrılığı vardır ve gün gelir altında kalırız.
Düşünmemiz, konuşmamız gereken ama ihmal ettiğimiz çok şey var.
***
NOT DEFTERİ
Hiçbir şey kendini tekrar etmez. Biz kendimizi tekrarlıyoruz, hepsi bu. ( ERİCH MARİA REMARQUE / Zafer Takı )