Komployu saklamak için çalışan komplocular, uyduruk
mesihçiler, ruhsuz spiritüalistler,
etkileşim manyağı astrologlar,
cahil ezoterikler...
Sefil hayatlarını sosyal medyada kurdukları bilgelik vitriniyle telafi edeceklerini sanan zavallılar...
Can sıkıntısının taşkın kötülükleri...
Kıyamet koparsa, kendi "
küçük kıyamet"inden yırtacağını sanan ve
durmadan kıyameti çağıran gafiller...
Bilime tapan ve taptıkça aklını kaybeden putperestler...
Sadelikten söz edip duran gösterişçi "Yeni Çağ" yalvaçları...
Hepsi, hepsi sahnede artık!
Müthiş bir kalabalık...
Onlar konuştukça yaşadıklarımız bulutlanıyor.
***
Ama biliyoruz...
Çağ dönümlerinde...
Toplumların büyük dönüşümlere doğru hızla yol aldığı zamanlarda kültürel atmosfer böyle bir hal alır.
Bizde pek bilinmeyen Rus düşünür
Nikolay Berdyayev'in ( 1874-1948) otobiyografisinde benzer bir tablo çizer: "Çarlık Rusyasının son günleri ve devrimden hemen sonra
okültizm, spiritüalizm, kıyamet inancı ve sahtelik alıp başını gitmişti. Kadınlar ve erkekler
zihnen aldatılmayı arzuluyorlardı. Hakikat nedir, sorusu kimsenin umurunda değildi."
Berdyaev'in çizdiği
tabloya bugün bir de sosyal medyanın dalga dalga yayılan etkisini ekleyin, vehameti anlayacaksınız.
***
İşin fenası yeryüzü gerçekten büyük bir komployla karşı karşıya...
Pandemiyle tetiği çekilen, global enflasyon ve iklim mücadelesi yoluyla ilerleyen yeni bir düzen inşası...
Ne var ki...
Alttan alta küreselci oligarşinin gücünü göklere çıkartan; ulus devletlerin ve kitlelerin ellerinin kollarının bağlı olduğuna inanmamızı isteyen komplo anlatıcılarıyla nereye kadar ilerleyebiliriz?
Hristiyanlığın tamamını Vatikan'dan ibaret sanacak kadar cahil ama uzun akışlarla takipçilerine Hristiyanlık hakkında "bilgi" verdiğini sanan Twitter hesaplarıyla nereye kadar gidebiliriz?
Üstelik en okumuşumuz bile kötü okumuş, çok belli oluyor.
Tarih öğrenmek yerine "sır" öğrenmek isteyenlerle hiçbir sırrı çözemeyeceğimizi görmek ise çok üzücü...
Bazen bağırmak istiyorum...
Tarihi öğrenmeden "kurgu tarih" gerçeğiyle nasıl yüzleşeceksin be kardeşim!
***
NOT DEFTERİ
Ölüme bir adım yoldayım ve bir yandan da kendi kendimle konuşuyorum. Ve o anda bile iki yüzlülük ediyorum... Hey gidi On dokuzuncu yüzyıl, hey! (STENDHAL / Kızıl ile Kara)