K
aç Almanya var?
Doğru soru bu...
Bu soruyu birçok ülke için sorabiliriz; o zaman olup bitenleri daha iyi anlayacağız.
***
Daha açarak şöyle de sorabiliriz...
Geçen hafta Pekin'e bir tür politik/ ekonomik dostluk çıkartması yapan Almanya, hangisi?
Yıllardır vurgularım...
Alman medyası ABD'ye ve İsrail'e yakın, Almanya'ya ecnebidir!
Onlar Rusya'yı dize getirmek ve Çin'i uslandırmak hayaliyle meşguller.
Dün bizim Bercan (Tutar) da yazdı: Die Welt hemen "Yanlış zamanda yanlış ziyaret" başlığı atıverdi. (Zaten savaştan hemen sonra Berlin'e Amerikan plajı kuranlar Hamburg şehrinde de bu gazeteyi yayın hayatına sokmuşlardı.)
Almanya'yı gezmek, görmek; hatta orada yaşamak bu temel gerçeği bilmeye yetmiyor.
Üzerinde ders gibi çalışmak gerekiyor...
Scholz, Pekin'e gitti.
Çünkü ABD'nin çaktırmadan üzerinde kurduğu baskıyı kırmak istiyor.
Çamur rengindeki koalisyon ortakları Yeşiller'i ve medyasını buna ikna edebilecek mi peki? Zor.
***
Ukrayna savaşının birçok yönü var.
Tıpkı pandemi ve İklim krizi gibi geleceği belirleme stratejisinin bir ayağı da bu savaş.
Yazmıştım, hatırlarsınız.
2020'nin başlarıydı ve derin ABD'ye bağlı yayın organlarında "
ABD, Almanya'yı üçüncü kez yenecek" temalı yazılar çıkmaya başlamıştı.
Birincisi...
İlk dünya savaşı sonundaydı. ( Tabii birinci dünya savaşının sonundaki düzene ABD'nin damga vurduğunu bizim tarih kitaplarında öğretmedikleri için bu konuya yabancıyız!)
İkinci büyük savaş sonrasında da aynı şey oldu. Ülke Sovyetler ve ABD arasında paylaşıldı. Endüstrisi hizaya getirildi, savunması bitirildi.
Alman ruhu ve disiplini cevabı "AB kılıfı" altında
Avrupa bürokrasisini ele geçirerek Atlantik ötesine nanik yaptı.
Şimdi üçüncü kez Almanya'ya ders verilecek, başı ezilecek mi?
***
Avrupa'nın "sert" yüzünü kavramak için bıkıp usanmadan Almanya'yı mercek altına almalıyız.
Son yıllardaki en güçlü siyasetçisi Merkel'in Doğu Almanya'da büyüyüp yetiştiğini ve sonra garip hastalık belirtileriyle siyasetten çekilmeye zorlandığını düşünerek başlayabiliriz...
Lakin asıl 1950'lerin, 60'ların Almanya'sını konuşmalıyız.
Konuşuruz...
***
NOT DEFTERİ
Sanki bana ait olmayan ve parçası olmadığım bir dünyanın içinden geçiyordum (BERNHARD SCHLINK / Okuyucu)