Okullarda öğretilseydi, şimdiki gençler de bilir, olup biteni anlarlardı.
Gerçi yaşını başını almış olanlar da bilmiyorlar ya...
Soru şu...
Sömürgecilik, çekip giden bir şey mi?
Hayır!
O işin illüzyon numarası!
Şöyle de sorabiliriz...
Bir sömürgeci ülke, sömürgesine "Siz artık bağımsızsınız" deyince, siyasal/ kültürel karakter hemen bağımsızlaşıyor mu?
Onca yıl sömürülenler geçmişe "Lanet olsun!" deyip kendi yollarına gidebiliyorlar mı?
Ne gezer!
***
Gördünüz...
Birleşik Krallık Kraliçesi ölünce
Pakistan ve Hindistan hemen "hiza"ya girdi.
Çok üzüldüler.
Parlamentoları toplandı.
Derhal üç gün yas ilan edildi.
Çünkü hâlâ öyle ya da böyle bağlılar.
Çünkü hâlâ
"Ne öğrendikse Kraliçe'nin adamlarından öğrendik" havasındalar.
Bu ülkelerin liderleri, Kraliçe'yle anlaşamayınca allem edip kallem edip yeni bir lider gönderen kim?
Yakın zamanın Pakistan'ına bakın, anlayın.
Sen git artık İmran, sen gel Şahbaz!..
Biz burada derin tarihleri hakkında neler neler anlatıyoruz ama onların kafasındaki tarih İngilizlerin gelişiyle başlıyor.
Biri bile biz kimin yasını tutuyoruz der mi?
Demez!
Sömürgecilik (kolonyalizm) budur işte!
Post kolonyalizm falan işin süsü.
***
Bazı arkadaşlar da BAE ve Ürdün gibi Arap ülkelerinin Kraliçe için günlerce yas tutuşunu "Katiline duydukları aşk" klişesiyle açıklamaya kalktılar.
Yahu İngiltere onları
"doğuran ana" aslında...
Halkı olmayan ülkeler bunlar...
İngiltere'nin müdahalesinden önce yoklar...
İngiltere iki üç aşirete
"Siz devlet olun" demiş, olmuşlar.
Yani Kraliçe, aslında onların da kraliçesiydi.
Ve
hâlâ bu Arap ülkelerinin yapay solunum cihazı İngiltere'dir.
Ara ara
"ABD yapımı" cihazlara geçerler ama sonunda kürkçü dükkânına dönerler.
***
O yüzden işte şu köşecikte tekrarlayıp durmaktan dilimde tüy bitti...
Ancak...
Sömürgeciliği ders gibi çalışıp öğrenirsek...
Birleşik Krallık yeryüzünde nasıl bir "ruh/ para/komuta" ağı oluşturmuştur, bilirsek...
Dünyayı da gerçekten anlamaya başlayacağız.
***
NOT DEFTERİ
Fransızlar ne derse desin, bağımsızlık bahşedilecek bir şey değildir. Bağımsızlık lütfedilen bir iyilik değil, inşa edilen canlı bir gerçekliktir. (FRANTZ FANON / Yabancılaşma ve Özgürlük Üzerine Yazılar)