"Müttefiklerin, özellikle de
İngiltere'nin enerjik desteği ve hatta yönlendirmesi olmasaydı Yunanistan, İzmir'i asla işgal edemez ve şimdi yaptığı gibi içlere doğru ilerleyemezdi...
Pek çok Amerikan, İngiliz ve Fransız gemisinin yanı sıra Yunan savaş gemileri Averoff, Kilkis ve Limnos da bir İngiliz amiralin komutasında 14 Mayıs sabahı İzmir sularına girdiler..."
***
Bu satırlar o sırada İzmir'de bulunan İtalyan gazeteci (daha sonra siyasetçi)
Ernesto Vassalo'nun meşhur Il Tempo için kaleme aldığı
"İzmir'in Trajik Günleri" yazısından...
Malum...
İzmir'in kurtuluşunu doğru düzgün konuşmayı beceremedik.
O halde (yerim çok dar da olsa) şehrin kimlerden kurtarıldığını bazılarımıza bir daha hatırlatayım, istedim.
Batı Anadolu'yu kimler işgal etti, buna nasıl hazırlandılar, iyi bilmemiz gerekiyor ki, zihinlerimiz laf kalabalığına kurban gitmesin ve bugün de uyanık kalalım...
***
Hazırlığı şöyle özetliyor Vassalo...
"Mütarekenin ilk gününden itibaren Yunanistan, nüfuz, propaganda ve derinden ilerlemek için yoğun bir faaliyet başlattı.
Hedef doğrudan İzmir ile birlikte Aydın vilayetinin kalan kısmı ve özellikle İzmir-Ayvalık sahiliydi. Sahilin karşısında yer alan Sisam ve Midilli adaları işlerini kolaylaştırıyordu. Bunun yanı sıra,
pek çok Rum, göçmen, Kızılhaç görevlisi ve tüccar olarak Türkiye'ye geri döndüler. Bunlar İzmir ve Ayvalık'a bol miktarda silah ve mühimmat getirdiler. Türk yetkililerin protestoları utangaçtı."
İtalyan gazetecinin şu tespiti de dikkate değer: "
Şehrin çoğunluğunu oluşturan Türklerle Ermeni, Musevi ve İtalyanlar, Venizelos'un barış konferansında neler çevirdiğinden habersiz, Akdeniz'in en önemli ticaret merkezi İzmir'in Yunanlıların eline geçmeyeceğini düşünüyorlardı."
***
İşgal sırasında yaşanan şu sahneyi de bugün her şeyi anlamazdan gelmeye çalışanlar okusun...
"Yunan askeri yaşlı Türk subayına yaklaştı - dizlerinin üstünde avuçlarıyla su içmeye çalışan Türk subayını sırtından süngüledi. Bizim komutan Grenet kendini alamadı, aşağıya rıhtıma indi. Yunan subayına yaklaştı ve askerine, bu aşırılıklardan uzak durmasını emretmesini rica etti. Yunan subay, soğuk bir ifadeyle, işime karışma dedi."
***
NOT DEFTERİ
Akılla birlikte çalışmayan zekâ, tahripkârdır: evvelâ, kendisini tahrip eder: bu itibarla, adamakıllı tetikte olmalısın. (ATTİLA İLHAN / Allah'ın Süngüleri)